Ağrı; Emek ve Demokrasi Mücadelesine Tarafız

Bilindiği üzere 20 Temmuz 2015 tarihinde Urfa’nın Suruç ilçesinde 33 gencin hayatını kaybettiği bir katliam olmuş bu katliamı protesto etmek, kınamak için tüm Türkiye de eylemler gerçekleşmişti. Basın açıklaması ve protestolarla bu katliam kınanmıştı.Yine çözüm sürecinin sona ermemesi ve insanlarımızı yitirmeme adına İHD ve sivil toplum Örgütlerinin başlattığı eylemselliklere katılan arkadaşlarımız hakkında barışı sahiplenmenin suç oluşturduğunu; tahmin ve soyut dayanaklar üzerinden Doğubayazıt’a iki arkadaşımızı Memurluktan çıkarlıma ile ilgili yüksek disiplin kuruluna sevk ettiler.

Ağrı ilimizde 21 Temmuz 2015 tarihinde duyarlı vatandaşlar, Konfederasyonumuzun aldığı karar doğrultusunda KESK, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri bir basın açıklamasında bir araya gelmiş ve Suruç’ta yaşanan İŞİD katliamını kınamışlar, bu vahşetin sorumlularının en kısa sürede bulunması gerektiğini, ülkemizdeki barış ortamının sekteye uğratılmaya çalışıldığını kamuoyuna deklare etmişler, barış taleplerini yüksek bir sesle dile getirmişlerdi.

Suruç katliamını vicdanlı hiçbir yurttaşın kaldıramadığı bu ortamda; tepkilerini ortaya koymak için, bu basın açıklamasında bulunan, neredeyse tümünü oda-sendika yöneticilerinin ve başkanlarının oluşturduğu 13 KESK ve Ağrı Tabip Odası Başkanına Valilik emrince disiplin soruşturması başlatılmıştı. Hemen akabinde de 657 sayılı Devlet memurları Kanunu’nun 137.-138.ve 140.maddelerine istinaden valilik makamınca görevlerinden uzaklaştırılmışlardı. Halen Doğubayazıt’taki 2 arkadaşımız ve Vekil Hemşire Özlem AYYILDIZ görevlerine dönememişlerdir.

Buna karşın bizler emekçiler ve demokratik kamuoyu, arkadaşlarımıza karşı yürütülen bu hukuksuzluğu yine burada; THİV, KESK ve TTB genel merkezinden gelen bir heyet eşliğinde protesto etmiş en kısa sürede bu yanlıştan dönülmesini talep etmiştik. Kısmen de sesimiz duyulmuş arkadaşlarımız görevlerine iade edilmişler fakat soruşturma sonlandırılmamıştı.

Bununla da kalınmamış arkadaşlarımız emniyette TEM de ifadeye çağrılmış kendilerini illegalize edici sorular sorulmuş gözaltı prosedürleri uygulanmış ve tüm arkadaşlarımız adli muayeneye götürülerek özelliklede sağlıkçı arkadaşlarımız bir suçlu gibi kendi kurumlarında çalışma arkadaşlarının içinde kriminalize edilmişlerdir. Biz şuan basın açıklaması yaparken 2 KESK’li arkadaşımız haklarında 10 yıla yakın hapis istemiyle mahkemede ifade vermektedir.

Tüm bu gelişmeler neticesinde iş kollarımızın genel merkezlerinden eşbaşkanların ve KESK genel başkanımızın da içinde bulunduğu bir heyet bizleri ziyaret edip valilikle bir görüşme yaptı. Görüşme sonrası heyetin bize aktarımlarından bu soruşturmaların sonlanacağı intibası edinmişken ne yazık ki valiliğin antidemokratik uygulamalarında direttiğini gördük.

05-10 2015 tarihinde mevcut hukuksuzluklara bir yenisi eklenmiş yürütülen soruşturma sonucu 10 arkadaşımız Devlet memurluğundan çıkarma istemiyle 657 sayılı DMK nın 126.maddesine istinaden Kurumlarının yüksek disiplin kurullarına sevk edilmiş ve savunmaları talep edilmiştir.Bunun sonucunda Tarım Orkam Sen Genel Kadın Sekreteri Suzan KOTAY 17.10.2015 tarihinde Orman Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile Memuriyetin çıkarılmıştır. Üniversite de 4 Eğitim Sen üyesi arkadaşımız hakkında ceza talebiyle savunmaları istenmiştir. Ve YÖK ün alacağı karar beklenmektedir.Yine 6 Eğitim Sen’li arkadaşımız sürgünlere gönderilmişledir.Doğrudan demokratik bir sistemde, vatandaşların söylem gücünün güçlü olduğu ve demokratik katılımın mümkün olduğunca eşit hale getirildiği zaman karar verme süreci kamusal alanın sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlayabilir. İletişimsel eylem eşitlikçi bir hüviyet kazanır.

Ancak;iktidarının, çözüm süreci noktasındaki çıkmazlarının vebalini Valilik eliyle, barışı dillendiren duyarlı demokratik kitle örgütlerinin üye ve yöneticilerine kesmesi, güçsüzlük ve acizliktir.Sayın Vali . Demokratik kamusal yaşam vatandaşların dâhili olmadan gelişemez. Hakikatin eşit şartlara sahip bireyler tarafından uzlaşım yoluyla belirlenmesi gerekir, bu da eşit iletişim şanısın vatandaşlar arasında var olması ile oluşur.

Bizler demokratik kitle örgütleri olarak iktidarların hoyratça yaklaşımlarına karşı duracağımıza bunun bir sorumluluk arz ettiğine inanıyoruz. Ülkemizin içinde bulunduğu bu savaş ortamında barış dilini korumak ve hakim kılmak ölümlerin karşısında olmak ve sorumluların bulunmasını talep etmek bizim görevimizdir. Sayın vali, iktidar ve tüm muktedirler şunu bilmelidirler ki bunlar suç ise eğer biz bu suçu işlemeye devam edeceğiz. Her iktidar ilişkisinde direniş imkanı vardır,önemli olan direnişi örgütlemektir.özgürlük bilinci ve iradesiyle bunun karşısında durabilmektir.

Bizler burada bulunan emek örgütleri ve üyeleri olarak o gün Suruç katliamını kınamak için basın açıklamasına katlan arkadaşlarımız ve savaşa karşı tutum alan bu vicdanlı ve onurlu protestolarını destekliyor bu ilkeli tutumlarını kendi tutumumuz olarak beyan ediyoruz. Arkadaşlarımıza atfedilen suçlamaları reddediyoruz. Tüm bu hukuksuzlukları protesto ediyor en kısa sürede bu yanlıştan dönülmesini talep ediyoruz.

Bu bir emek ve demokrasi mücadelesidir ve bizler tarafız.

KESK AĞRI ŞUBELER PLATFORMU

TTB – AĞRI TABİP ODASI