BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE BİR DARBE DAHA!

Özgür basın yayın organları ve gazetecilere yönelik iktidarın yoğun baskı ve tehditleri bitip tükenmez yol ve yöntemlerle devam ediyor. Neredeyse tüm gözaltı operasyonlarına birkaç basın emekçisinin “sosyal medya paylaşımları” gerekçesiyle dahil edilmesi sıradan uygulama haline getirildi.

Baskılar yargı kararlarıyla hukuki kılıfa büründürülmek istense de “Büyük Birader”in emirlerinin yasalardan önce geldiği herkesin malumu!

İktidarın sınırlarını belirlediği çizgiler dışında çıkan tüm basın yayın organları ve çalışanları iktidarın hışmına uğruyor. Verilen cezalarla da yargı son noktayı koyuyor.

Nitekim Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2018 Basın Özgürlüğü Yıllık Bilançosuna göre, Türkiye tutuklu gazeteci sayısında dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM), 2018 yılında düşünce ve ifade özgürlüğünden en fazla mahkûm olan ülkeler arasında ise ilk sırayı aldı. Avrupa Konseyi’nin üye 32 ülkede basın özgürlüğüne yönelik yaşanan ihlallerin yer aldığı 2018 yılı raporunda “Türkiye hala en fazla tutuklu gazetecinin olduğu ülke” tespiti ile birlikte “31 Aralık 2018 tarihi itibariyle Türkiye’ye ilişkin 92 uyarı yapıldı. Türkiye bu uyarıların hiçbirine yanıt vermedi” uyarısı iktidarın sadece iç hukuku değil uluslararası bağlayıcı sözleşmeleri ve kurumları da ciddiye almadığını özetler niteliktedir.

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu saptamasına göre 15 Şubat 2019 tarihi itibariyle Türkiye cezaevlerinde 31’i imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü 213 gazeteci tutuklu ve hükümlü bulunuyor.

Son olarak da; muhalif duruşu nedeniyle iktidarın hedefinde olan Cumhuriyet Gazetesi yazarları ve çalışanlarına yönelik yerel mahkemenin verdiği cezaları İstinaf Mahkemesi basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, halkın haber alma hakkı gibi en temel hak ve özgürlükleri yok hükmünde sayarak onadı! Kendilerince tabuta son çivi çakılmış olacak…

Özgürlükten, demokrasiden emekten ve eşitlikten yana muhalif basın yayın organlarını hedef alan baskılar gerçeklerin açığa çıkmasına duyulan korkunun en yalın ifadesidir. Nafiledir!

Bir kez daha hatırlatmak isteriz ki, basını özgür olmayan bir ülkede, asgari düzeyde bile olsa, demokrasinin yaşam bulması, temel hak ve özgürlüklerin gelişmesi mümkün değildir.

KESK olarak basın özgürlüğüne yönelik her türlü saldırının, geçmişte olduğu gibi bugün de karşısında olacağımızı; her koşulda özgür basının yanında olmaya devam edeceğimizi ifade ediyoruz…

YÜRÜTME KURULU

 

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.