BİRLİĞİMİZ GÜCÜMÜZ, GÜCÜMÜZ TÜM BEL-SEN’DİR

Son günlerde aralarında Sendikamız eski Genel Başkanı Vicdan BAYKARA’nın ile birkaç üyemizin de olduğu bazı kişilerin Sendikamız aleyhine faaliyetleri ve bu kapsamda çeşitli medya organlarına yansıyan Konfederasyonumuz ve Sendikamız aleyhine açıklamaları ile ilgili TÜM BEL-SEN Merkez Yönetim Kurulu olarak aşağıdaki açıklamayı yapmayı zorunluluk olarak görüyoruz
MERKEZ YÖNETİM KURULU
Sendikamız TÜM BEL SEN’i 1990 yılında, 12 Eylül karanlığının bütün yasakçı ve baskıcı uygulamalarına karşı zor günlerde, binlerce yerel yönetim emekçisinin ortak iradesi olarak kurduk. O günlerden bu günlere fiili ve meşru mücadelemizden rahatsız olan siyasi iktidarların bütün saldırıları karşısında kol kola omuza omuza durarak, bindir bedel ödeyip, emek vererek bu günlere geldik. Hiçbir güç, TÜM BEL SEN’in haklı mücadelesine engel olamadı.
Dün dışımızdakilerin baskı ve saldırılarına karşı mücadele edip, sendikamızı büyütürken, şimdi de daha düne kadar kader arkadaşlığı yaptıklarımız Sendikamızı karalama, bölme girişimlerine başladılar. Geçtiğimiz dönemlerde içimizden çıkıp, başka arayışlara girenler nasıl ki hüsrana uğradıysa, şimdi bu çaba içinde olanlar da aynı akıbetle karşılaşacaklardır. TÜM BEL SEN’in inançlı, kararlı üyeleri tüm bu oyunlara boşa çıkaracak bilince sahiptirler.
Peki, ne oldu da daha düne kadar MYK üyeliği, Şube Başkanlığı ve ya yöneticiliği yapmış bazı kişiler bugün Sendikamızı zayıflatmaya çalışıyorlar? Bilindiği gibi Sendikamız 6-7-8 Mayıs 2011 tarihinde Olağan Genel Kurulunu yaptı. Bu Genel Kurulda, sendika içi demokrasinin işlemesi, bürokratikleşmeye önlem alınması, katılımcı, şeffaf, demokratik ve mücadeleci bir sendika için bazı tüzük değişikleri yapıldı. Bu değişiklikler, bütün delegelerin oy birliği ile gerçekleşti. Yapılan değişiklikler içerisinde, tabanın söz ve karar sahipliği ilkesinin etkin biçimde sendika yönetim organlarına da yansıması için şube ve genel merkez yönetim organları seçimlerinde nispi temsil sisteminin uygulanması ile merkez yönetim kurulu üyeliğinde üst üste en fazla iki dönem kalınması kararlaştırıldı.
Bu değişikler, sendikada istediği konumu sağlayamayacağını anlayan bazı arkadaşlarımızı rahatsız etti. Sendika yöneticiliğini neredeyse bir meslek haline dönüştüren bu kişiler, Genel Kurulda bu kararların alınmasının ardından 2 yıldan fazla süre geçtikten sonra, üstelik kendilerinin de oy verdiği ve oy birliği ile kabul ettiği bu değişikliklerin iptali için Sendika aleyhine,  yani yöneticilik yaptıkları sendikaya karşı dava açtırdılar.
Davayı kaybedeceklerini, sendikal demokrasinin galip geleceğini görünce, başka arayışlara girdiler ve bu sefer de yöneticilik görevleri devam ederken yerel yönetim hizmet kolunda başka bir sendikanın kurulması faaliyetine başladılar. Ancak yerel yönetim emekçilerine ayrılık gerekçesini açıklamak, gerçekleri söylemek zordu. Bunun için gerekçeler üretmeye başladılar. Aslı ve astarı olmayan çeşitli yalanlar üzerinden Sendikamızı ve Konfederasyonumuzu karalamaya başladılar.
Bu gelişmeler üzerine, Merkez Yönetim Kurulumuz 04.09.2013 tarihli toplantısında Vicdan BAYKARA’ya, kendisinin ve kendisiyle birlikte davranan kişilerin Sendikal tercihlerinde özgür oldukları ancak hali hazırda yöneticisi oldukları bir kurum hakkında asılsız ve yalan ifadelerle demeçler vererek, sendikamız üyelerini başka bir sendikaya geçirmeye yönelik faaliyetlerde bulunmalarının gayri ahlaki olduğunu belirtti. Ve ardından, Sendikamız kuruluş ilkeleri, tüzüğü ve genel kurul kararları yanında Sendikacılık etiğine de aykırı bu faaliyetleri nedeniyle kendisi ilk olarak Sendikamızdaki görevinden daha sonra üyelikten istifaya çağrıldı.
Vicdan BAYKARA, MYK üyelerinin çoğunluğu tarafından yapılan bu çağrıyı reddedip, ilerleyen günlerde kendisinin istifa edeceğini söylemesi neticesinde Merkez Yönetim Kurulumuz ilgili bu toplantısında, Sendikamız aleyhine faaliyetlerde bulunan bir kişinin Sendikamız tüzel kişiliğini temsil edemeyeceği gerekçesiyle Genel Başkanlık görevinden alınarak Genel Eğitim, Basın-Yayın ve Dış İlişkiler Sekreteri olarak görevlendirilmesine; Genel Başkanlık görevine ise başka bir MYK üyesi Ömer Salih EROL’un getirilmesine karar verdi.
Merkez Yönetim Kurulumuz görev değişikliği sonrası ayrıca, Vicdan Baykara ve onunla birlikte hareket eden birkaç kişi hakkında Sendikamız aleyhine faaliyetlerde bulunmalarından kaynaklı üyelikten ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk edilmelerine karar verdi.
Sendikal işleyiş gereği zorunlu olan bu işlemler sonrasında başka bir Sendika imzasıyla bildiri yayınlayarak dağıttıran bu kişiler, Konfederasyonumuz ve Sendikamız üyelerinin yıllardır bin bir bedel ödeyip, emek vererek yarattığı bütün değerleri hiçe sayarak Konfederasyonumuz ve Sendikamız hakkında çeşitli siyasi partilerin adlarının da karıştırıldığı yalanlara başvurdular. Ancak, adlarını andıkları partiler, sendikal hareketi zayıflatacak böylesi faaliyetlerle bir alakalarının olmadığını ve olmayacağını söyleyerek kendilerine gerekli yanıtı verdi.
Değerli Basın Emekçileri, 
Bizler, Sendikamızı kurduğumuzdan bu yana siyasi iktidarların bizleri hapsetmek istediği sınırlarla yetinmedik. Ekonomik ve demokratik haklarımızın kullanımında hep ilklerin sendikası olduk. Sendikal haklar ve demokrasi mücadelesi bir bütündür dedik ve her daim emekten yana, anti-emperyalist, barışçıl, demokratik ve özgürlükçü bir ülke idealinin peşinden koştuk. Bu kapsamda içerde ve dışarda savaşa ve çatışmaya karşı çıkıp, kardeşlikten ve barış içinde birlikte yaşamaktan yana taraf olduk.
Yine bu kapsamda, Sendikalar bir partinin arka bahçesi olmaz dedik. Farklılıklarımızı ayrılık değil, zenginlik olarak kabul edip; Sendika, tüm görüş ve inançlardan emekçilerin birlik yeridir ilkesini göz ardı etmedik. Bugünde aynı ilkelerimize bağlı olarak mücadelemizi sürdürüyoruz.
Bugüne değin yarattığımız bütün değerler, bu çoğulcu ve katılımcı sendikal anlayışımızın ve bu kapsamdaki direngen ve inatçı mücadelemizin eseridir. Bu itibarla kamu emekçilerinin sendikal hak ve özgürlükleri ile çağdaş, demokrat, barışçıl ve özgürlükçü bir ülke mücadelesi veren KESK ve TÜM BEL SEN için emekçiler arasındaki farklılıklar ayrılık değil, birliğimizi ve mücadelemizi zenginleştiren en temel gücümüzdür.
Bazı kişilerin sadece kendi çıkarları için örgütlerimize yönelik böyle gayri ahlaki, hiçbir gerçekliği olmayan saldırılarda bulunması aslında onların, Gezi direnişlerinde yitirdiğimiz Ethem’in, Abdullah’ın Mehmet’in, Ali İsmail’in ve son olarak Ahmet’in ölüm emrini veren AKP iktidarı ile ne kadar da paralel düştüğünü göstermektedir. Çünkü bu saldırılar, toplumsal muhalefete yönelik her türlü şiddet uygulamasının yanında, kamu emekçilerinin haklı ve meşru mücadelesinin öncüsü olduğu için Konfederasyonumuz ve Sendikamızı hedef seçip, baskılar uygulayan AKP iktidarının ekmeğine yağ sürmektedir. Zayıflatılmış bir TÜM BEL SEN öncelikle siyasi iktidarın işine yarayacaktır.
Siyasi iktidarların her türlü zor ve baskı yöntemine karşı 23 yıldır dimdik mücadele eden Sendikamız, elbette ki böylesi girişimleri bertaraf edecek, bedeller pahasına yaratılan mücadele değerlerimizin kirletilmesine asla izin vermeyecektir.
Konfederasyonumuz ve Sendikamızın birliğine, bütünlüğüne yönelik bu son saldırı aynı bundan öncekiler gibi başarısızlığa mahkum olacaktır. Hiçbir Tüm Bel Sen’li sadece birkaç kişinin kendi kişisel çıkarlarına mazeret bulmak için kullanıldığı ve aynı bundan öncekiler gibi kağıt üstünde kalacak, hiçbir zaman gerçek sendika olamayacak maceralara girmeyecek, alın teriyle ve mücadele azmiyle bugünlere getirdiği Sendikalarına, onunla birlikte imzaladıkları toplu sözleşmelerine ve bütün diğer mücadele değerlerine sahip çıkacaktır.
Gerçekler er ya da geç ortaya çıkacak ve Konfederasyonumuz ve Sendikamız üzerine yalanlarla biriktirilmeye çalışılan karanlık bulutlar dağılacaktır.
Çünkü Güneş balçıkla sıvanmaz
Yaşasın TÜM BEL SEN
Yaşasın Mücadelemiz

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.