Çocuklarımıza Tek Adam Rejimi Değil Eşit, Özgür, Laik, Demokratik Bir Cumhuriyet Ve Onurlu Bir Gelecek Bırakacağız!

Türkiye halklarının emperyalist işgale karşı bağımsızlık için ağır bedeller ödeyerek verdiği mücadeleyle kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması üzerinden 101 yıl geçti.

Elbette çocuklarımıza hediye edilen bir bina değil orada temsil edilmesi gereken halklarımızın bir arada yaşam iradesi ve demokratik cumhuriyet ilkeleridir. AKP iktidarı tam da bunları ortadan kaldırmakta, tekçiliği ve gericiliği dayatmaktadır.

Çocuklarımıza armağan edilen 23 Nisan’da bugün ne halk egemenliğinden ne de çocuk haklarından söz edebiliyoruz.

Daha birkaç hafta önce Saray’dan tek imza ile İstanbul Sözleşmesi’nden çekilenler sadece Meclis iradesini hiçe saymadılar aynı zamanda kadınların iradesini, kazanımlarını ve can güvenliklerini de umursamadıklarını gösterdiler.

Her şeyin Saray’a bağlı kurullarca belirlendiği, göreve gelen bakanın “cumhurbaşkanını mahcup etmeyeceğim” diye yemin ettiği, istifa edenin cumhurbaşkanından özür dilediği faşizan bir tek adam rejimi yarattılar.

Her defasında “milletim ne derse o” diyenler halkın seçtiği belediyelere, üniversitelere kayyum atadı, milletvekillerini tutukladı, kendisi ve MHP dışındaki tüm partileri “hain, şer güçleri” ilan ettiler.

Kamusal alanları, doğayı yağmaya açtı, beton aşkı, rant tutkusu kamu yararının önüne geçti.

OHAL’den sonra şimdi de Covid-19’dan istifade ediyor, emekçilerin, kadınların, çocukların haklarına saldırıyor, pandemi sürecini kendi iktidarını daha da otoriterleştirerek sürdürme yolunda ilerliyorlar.

Sermayeye milyon milyon teşvikler yetmezmiş gibi hazinedeki 128 milyar doları eritip yok ettiler. Emekçilerin, halkın payına ise ücretsiz izin dayatması, sefalet ücreti, yeni vergiler, kölece, ölümüne çalışma, yoksulluk düştü.

Lebalep doldurdukları salonlardan ülkenin dört bir yanına yeni corona vakaları yayarak ölümlere, günlük on binlerce yeni vakalara sebep oldular. Kendileri tarikat, cemaat şeyhlerinin cenazelerinde binlerce kişi ile hınca hınç avluları doldururken, 23 Nisan etkinliklerini,  emekçilerin 1 Mayıs kutlamalarını ise yasakladılar, maske takmayan vatandaşların evlerine haciz götürdüler.

Sahte gülüşler eşliğinde 23 Nisan’da koltuklarını bıraktıkları çocuklara en çok onlar zarar verdiler.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2017 tahminlerine göre dünyada 5-17 yaş arasında olan yaklaşık 218 milyon çocuk, ekonomik bir faaliyette çalıştı. Bunun 152 milyonu, çocuk gelişimine uygun olmayan işlerde çalıştı ve 73 milyonu tehlikeli işlerde yer aldı. Ülkemizde ise TÜİK istatistiklerine göre yaklaşık 2 milyon çocuk çocukluğundan koparılıp çalışmaya zorlandı.

Çocuğa yönelik cinsel istismar arttı. 9 yaşında çocuk evlenebilir fetvalarıyla destekledikleri amaçları için işlevsiz hale getirdikleri meclisten istismarcıları, tecavüzcüleri aklamak için yasa geçirmenin fırsatını arar oldular. Gazetelere 14 yaşında istismara uğrayan çocuk için “erken yaşta evlenen kadın, kocasının cezaevinden çıkacağı günü bekliyor” manşetleri attırdılar. Salgından istifade çıkardıkları infaz yasası ile kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz, çocuk istismarı faillerini saldılar.

Eğitimi gericileştirdiler, çocukların pırıl pırıl, sorgulayan zihinlerini hurafelerle doldurdular, geleceğe dair umutlarını, gönençlerini çaldılar. “Paran kadar eğitim” anlayışını yaygınlaştırdıkları okullaşma politikasıyla yoksul halk çocuklarını ya çocuk yaşta işçiliğe ya da çocuk yaşta zorla evlendirilmeye mahkûm ettiler.

Pandemi koşulları nedeniyle devam eden uzaktan eğitim, gelir adaletsizliğinin, eşitsizliklerin ne kadar derinleştiğini gösterdi. İnterneti, bilgisayarı, telefonu olmayan binlerce hanede çocuklar bir kez daha eğitim hakkından mahrum kaldı.

AKP eliyle de körüklenen savaşlarda yaşamını yitirdi, evinden, yuvasından, ülkesinden ayrılmak zorunda kaldı çocuklar.

Çocuklarımıza kutlanacak bir bayram ve yaşanacak bir dünya kurmak için;

101. yılında parlamenter rejimden eser bırakmayan, tekçi, otoriter, baskıcı bir tek adam rejimi inşa eden AKP iktidarının faşizan politikalarına karşı etnik köken, inanç, cinsiyet, cinsel yönelim, siyasi görüş ayrımı olmaksızın, herkesin farklılıklarıyla barış içinde yaşadığı, emekten yana, eşit yurttaşlığı esas alan laik ve demokratik bir cumhuriyet kurma mücadelesi zamanıdır.

Çocuklarımıza kutlanacak bir bayram ve yaşanacak bir dünya kurmak için;

Meşruiyetin ve egemenliğin kaynağı olan halkın kendi kendini yönetme hakkının korunması ve geliştirilmesi için katılımcı, şeffaf, halkın emeği, alın teriyle yaratılan değerlerin, kamusal kaynakların halkın ortak yararına kullanıldığı yeni bir toplumsal düzeni kurmak için ortak ve birlikte mücadele zamanıdır.

Çocuklarımıza kutlanacak bir bayram ve yaşanacak bir dünya kurmak için,

Eleştirel düşünceye dayalı, bilimsel, nitelikli, laik, anadilinde bir eğitim, çocuklarımızın gönencinin siyasi, ekonomik çıkarlara ve ranta kurban edilmediği, eşit, özgür, barış içinde, onurlu bir geleceği inşa etme zamanıdır.

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.