İnsanca Bir Yaşam İçin Direnen İşçilerin, Emekçilerin Yanında Olmaya Devam Edeceğiz

Ülkenin işçileri, emekçileri olarak çok zorlu bir süreçten geçiyoruz. Bir taraftan ekonomik kriz, diğer taraftan pandemi yaşam ve geçim koşullarımızı her geçen gün daha fazla içinden çıkılmaz hale getiriyor.

Salgın koşullarında ekmeği ile yaşamı arasına sıkıştırılan milyonlarca işçinin ücretsiz izin dayatmasından,  KOD 29 adı altında hukuksuz bir şekilde işinden-ekmeğinden edilmesine, sendikasızlaştırma politikalarından en temel anayasal hakkı olan grev hakkını kullanmasının engellenmesine, işçilerle halkı karşı karşıya getirmeye dönük tutumdan grev kırıcılığına uzanan saldırılara boyun eğmesi bekleniyor. 

Ancak tüm zorluklara ve baskılara rağmen emeğin haklarına sahip çıkma ve insanca yaşam mücadelesi Kocaeli Baldur fabrikası işçilerinden Migros işçilerine, Çorum Ekmekçioğulları fabrikası metal işçilerinden çeşitli belediyelerin işçilerinin sürdürdüğü direnişlerle devam ediyor.

Ülkeyi yönetenlerin grevleri yasaklamakla, sendikal hakları engellemek ile övünür hale geldiği,  arka bahçesi haline dönüştürdüğü sendika demeye dilimizin varmadığı yapılar aracılığı ile işçileri emekçileri açlığa ve yoksulluğa mahkum ettiği mevcut koşullar zaten yeterince ağırdır.

Hiç kimsenin hele de emekten yana olduğunu söyleyenlerin emeğin aleyhine olan mevcut koşulları görmezden gelmeye hakkı yoktur. Hele de direnişteki işçileri halkla karşı karşıya getirmeye dönük adımlar atmaya, iktidarı ve iktidarın yerel yönetimlerinin emek karşıtı politikalarını referans alarak işçilerin ‘kötünün iyisi ile yetinmesini’ beklemeye, grev kırıcılığına soyunmaya kalkması kabul edilemez.

KESK olarak en başından beri işverenin kim ya da kimler olduğundan bağımsız olarak en temel anayasal haklarının kullanması engellenen, taleplerine kulak tıkanan işçilerin,  emekçilerin mücadelesini kendi mücadelemiz olarak gördük. Bundan sonra da bizi biz yapan temel değerlerimizden vazgeçmeyeceğiz. 

Kendi elleriyle yarattıkları işsizliği,  güvencesizlik temelinde bin parçaya böldükleri istihdamı emekçileri birbirinin düşmanı ve ‘sıtmayı gösterip ölüme razı etme’ politikasının aracı haline getirenlerin ve bunu kendine referans edinenlerin karşısında olmaya devam edeceğiz.  

Din, dil, ırk, siyasal düşünce, etnik köken, mezhep, engelli, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve felsefi düşünce ayrımı gözetmeksizin tüm işçilerin, emekçilerin birleşik mücadelesini örmek için üzerimize düşen sorumluluğun gereğini yerine getirmeyi sürdüreceğiz.

Bu temelde nereden gelirse gelsin emeğin grev hakkı başta olmak üzere en temel sendikal haklarını yok sayarak milyonlara 19. Yüzyıl kölelik koşullarını reva görenlerin karşısında,  insanca bir yaşama mücadelesi veren işçilerin, emekçilerin mücadelesinin yanında olmaya devam edeceğimizi kamuoyu ile paylaşmayı görev biliyoruz.

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.