KARANLIĞA KARŞI AYDINLIĞIN MÜCADELESİNE, 28 YILLIK MİRASLA DEVAM EDİYORUZ…

Demokrasinin beşiği olarak sayılan yerel yönetimlerde çalışan emekçilerin gerçek örgütü TÜM BEL SEN, sendikal haklar ve demokrasi mücadelesinde 28 yılını geride bıraktı. Kuruluş yıldönümümüz hepimize kutlu olsun.

Kamu emekçileri sendika kurmaz denilen bir dönemde fiili ve meşru mücadele ile 20 Aralık 1990 tarihinde kurulan Sendikamız büyük bir özveri ve yoğun emekle yoğrularak bu gün 29. yılına ulaştı. Geride bıraktığımız her biri azim ve kararlılık örnekleriyle dolu bu yıllara baktığımızda bu günlere öyle kolay gelinmediğini görüyoruz.

Baskı ve engellemelerle karşılaştık ve karşılaşmaya devam ediyoruz. Birçoğumuza adli ve idari cezalar verildi. Kimi zaman sürgünlerle, açığa alınma ve hukuksuz ihraçlarla kimi zaman ise coplarla gaz bombalarıyla hatta gözaltı ve tutuklamalarla sindirilmeye, susmaya zorlandık. Ancak bunların hiçbirine teslim olmadık, sinmek veya yılmak bir yana bütün bu saldırılar mücadelemizle yaratacağımız gelecek güzel günlere olan kararlılığımızı ve direncimizi daha da artırdı.

Şemsettin KAYMAK, İkram MİHYAZ, Cemal ÇAM, Elmas YALÇIN gibi birçok yiğit mücadele arkadaşımızı bu uğurda yitirdik. Sendikamızın bu güne gelişinde emeği geçen, yitirdiğimiz mücadele arkadaşlarımızı minnetle ve saygıyla anıyor, her türlü engel ve zorluğa rağmen yılmadan ve yorulmadan mücadeleyi yürüten üye ve yöneticilerimizi yürekten kutluyoruz.

Emek, demokrasi, barış ve özgürlükler mücadelesinde 28 yıllı geride bıraktığımız bu gün bizler için sadece bir kutlama günü değil aynı zamanda mücadelemizi daha da ileri taşıma günüdür.

Kurulduğumuz ilk günden bugüne emekçilerin sendikal hak ve özgülüklerini her daim topraklarımızdaki emek, demokrasi, barış ve özgülük mücadelesinin bir parçası olarak gördük ve bu kapsamda üyelerimizin hak ve özgülükleri mücadelesini aynı zamanda, açlığa, yoksulluğa, baskıya ve şiddete karşı insanca bir yaşam mücadelesiyle bütünlük içinde sürdürdük.

Bizler için bu mücadele aynı zamanda, savaşa karşı barışı, ırkçılığa ve şovenizme karşı kardeşliği, faşizme karşı demokrasi mücadelesidir.

Bu mücadele aynı zamanda ulusal kimliğinden, inancından, dilinden, renginden veya cinsiyetinden kaynaklı ayrımcılığa uğrayanların, ötekileştirilip inkar edilenlerin, şiddete ve tacize maruz kalanların eşitlik ve özgürlük mücadelesidir.

Bu mücadele aynı zamanda tekçi iktidarlar anlayışı devam etsin diye halklarımıza dayatılan acılara kayıtsız kalmama, demokrasiden, barıştan ve özgürlüklerden yana tavır alma mücadelesidir.

Ve pek tabi ki, bu mücadele aynı zamanda, demokrasinin beşiği olarak kabul ettiğimiz yerel yönetimlerde, başta emekçiler olmak üzere, toplumun bütün kesimlerinin söz ve karar hakkına sahip olduğu özgür, demokratik ve katılımcı yerel yönetim mücadelesidir.

Çünkü bu mücadele yarına, çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakma mücadelesidir.

İçinden geçtiğimiz günler başta biz emekçiler yönelik baskı ve sömürü politikaları olmak üzere yaşamın hemen her alanında hak ihlallerinin, savaş ve şiddet politikalarının derinleştiği, insanca yaşam koşullarımızın her geçen gün daha da daraltıldığı zorlu ve çetin günlerdir.

Kökleri bu toprakların yüzyıllar öncesine dayanan direniş geleneğinde yatan ve her türlü baskı ve zulme karşı yıllardır kesintisiz bir şekilde sürdürdüğümüz mücadelemiz; bu ve benzeri saldırlar karşısında değil bir adım dahi geri adım atmak; geçmiştekinden çok daha kararlı bir şekilde devam edecektir.

Siyasi iktidarın, devletin tüm kurum ve kuruluşlarını denetimi altına alarak tek parti diktatörlüğü altında ülkeyi faşizan bir yönetim anlayışına doğru sürüklemesi karşısında tarihimizin bize öğrettiği susmak, sinmek ve ya pes etmek değil hak ve özgürlüklerimizi korumak ve geliştirmek için

 TEK YOL MÜCADELEMİZİ YÜKSELTMEKTİR.

Çünkü hak verilmez alınır diyerek 12 Eylül karanlığını parçalayan ve her biri her biri dişe diş direnişlere tanık 86 yıllık tarihimizin bize gösterdiği şudur ki; hakları için mücadele etmeyenlerin sonu sefaletten, kulluktan ve kölelikten başka bir şey değildir.

Bu yüzden, hiçbir haksızlığın, hukuksuzluğun, sömürünün ve baskının karşısında Korkmuyor, Susmuyor ve Teslim Olmuyoruz.

Grevli toplu sözleşme hakkımızı engelleyerek bizleri güvencesiz çalışma koşullarına ve sefalet ücretlerine mahkûm etmek başta olmak üzere her türlü ekonomik ve demokratik hak ve özgürlüğümüzü gasp etmek isteyenlere ve onların baskılarına ve sömürüsüne karşı her geçen gün daha kararlı ve inançlı bir şekilde mücadelemize devam ediyoruz.

Dünya tarihi tanıktır ki hiçbir baskı ve saldırı toplumun emek, demokrasi, barış ve özgürlük taleplerini susturamamıştır. Ne kadar acımasız olursa olsun her diktatörlüğün bir sonu olmuştur. Er ya da geç bu tufan sona erecek ve bu hukuksuzlukların hesabı mutlaka sorulacaktır.

Hiçbir faşizan uygulamanın halkların emek, demokrasi, barış ve özgürlük taleplerini susturamayacağına inanan biz TÜM BEL SEN’liler, kazandığımız değerlere sahip çıkmak ve bunlara daha yenilerini eklemek için sürdürdüğümüz fiili ve meşru mücadelede tüm emekçileri sesimize ses katmaya, gücümüze güç katmaya çağırıyoruz.

Büyük özveri ve yoğun emekle yoğurduğumuz bu mücadelede kazanan biz olacağız. Çünkü özgürlüklerin daim olduğu bir ülkede eşitliği, kardeşliği ve barış içinde birlikte bir yaşamı yaratacak olanlar bizleriz.

Birliğimiz ve mücadele kararlılığımız engelleri aşacak en büyük gücümüzdür.

Gelecek güzel günleri, birliğimiz, dayanışmamız ve mücadelemizle yaratacağımıza olan inancımızla tüm örgütümüze saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz

Daha nice yıllarda birlik ve mücadelemizin sürmesi dileğiyle 28. kuruluş yılımız kutlu olsun.

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.