SÜRGÜN ‘İNSANLIK AYIBIDIR’ ANTALYA’YA İYİ GELMEYECEK

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel tarafından Antalya’nın en uzak ilçelerine sürgün-atama yoluyla gönderilmelerini basın açıklaması ile protesto ettik. Basın metnini sendikamız adına şube başkanımız İlhan Karakurt okudu. Basın açıklaması şu şekilde:

Sayın Menderes Türel’in Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı seçilmesiyle başlayan ve yüzlerce işçi, memuru yerinden yurdundan eden, insan haklarını aykırılığı valilikçe belgelenen ve mahkeme kararları ile ‘kamu yararına ve hizmetin gereklerine’ aykırı bulunarak iptal edilen’    ‘sürgün’ uygulaması, 15 haziranda  biz belediye emekçilerine tebliğ edilen  yeni ‘atama’ tayinleri  ile  kalıcı hale getirildi.

Değerli Basın emekçileri, Büyükşehir Belediyesi meclisinden gecen ‘ilçelere atama yönetmeliği’ ile bizler içerisinde yaşadığımız kent merkezi Antalya’dan TEHCİRE  zorlanıyoruz. Zaten Bu yönetmelikle Sayın Türel; bu güne kadar gerekleştirdiği sürgün uygulamasına ‘kılıf’ hazırlamıştır. Özellikle, yargı kararı ile geri dönen arkadaşlarımızın tekrar aynı yere atamasının yapılması ‘cezalandırma’ uygulamasının devam ettiğini gösteriyor. İlçelere ayrılan bin kişilik kadro ile geride kalan bütün personel tehdik altına alınmaktadır. Ve, bu yönetmelik sayın Türel’in elinde padişahın kılıcı gibi biz çalışanlar üzerinde her zaman sallanacaktır. Keyfilik öyle bir hal almış ki, yönetmelikle hazırladıkları daimi kadro sayılarına bile uymuyorular. Gündoğmuş ilçesinde iki bilgisayar bulunmasına rağmen altı bilgisayar işletmeni arkadaşın ataması yapılmıştır.

Antalya Büyükşehir Belediyesinde, kanun, yasa, hak, hukuk, vicdan ve adalet kalmamıştır artık. Orman kanunu uygulanmaktadır sadece! İdari gücü elinde bulunduranlar keyfi ve sorumsuz davranmayı ‘meziyet’ saymaktalar.

Sayın Türel; Mahkeme kararları, insan hakları raporu,  kamuoyu ve sendikalar nezdinde ‘yok’ hükmünde olan ve artık insanlık ayıbına dönüşen bu ‘sürgün’ uygulaması Antalya’ya, tayin olduğumuz  ilçe halkına ve bizlerin sosyal-aile yaşantısına zarar vermektedir. Ayrıca; bu uygulamayı ısrarla sürdürmek istemeniz ise etik olmadığı gibi hukuken cezalandırılması gereken bir suçtur artık…

Sayın Türel; Yüzlerce işçi ve memur arkadaşım kutsal sayılan  Ramazan ayını bu senede huzur içinde değil, sayenizde ‘eziyet’ altında ve sürgünde  geçirecek. Yine, aileler parcalanacak, çocuklarının eğitim hakkı örselenecek,  yine bizler sosyal-psikolojik travmalar yaşayacağız. Ve, siz yine çıkıp basının karşısına hepimiz için ‘zulme’ dönüşen bu sürgün uygulamasını ‘ilçelerde yaşayan vatandaşlara  hizmet götürebilmek  aşkıyla’ açıklayacaksınız! Hatta, daha da ileri gidip, ‘bunlar Antalya’ya bağlı  ilçelerde yaşayan vatandaşlarımıza hizmet götürmemizi engelliyorlar, bunlar Antalya’ya ihanet ediyorlar’ diyerek bizleri  vatan haini  bile ilan edebilirsiniz!

Ama, bu açıklamalarınıza artık kimse inanmıyor. Aslında sizde inanmıyorsunuz  söylediklerinize. Çünkü, bu ‘görevlendirme-atama’ uygulamanızın altında ne cennet Antalya’nın parçası olan ilçelerimize hizmet götürme aşkı, ne de insan sevgisi, ne de vatan sevgisi yatmaktadır.  Tam tersine,  bu beyanatları kendinizce ‘muhalif’ olarak fişlediğiniz işçi ve memurları ‘asli görevlerinden’ uzaklaştırarak cezalandırmak için gerçekleştirdiğiniz  malum sürgün uygulamasının üzerini örtmek için yaptığınızı ‘mısırdaki sağır sultan’ bile duymuştur!  Daha da vahim olanı ise, bu sürgün uygulamasını  kurumu  zarara uğratarak, çalışma barışını bozma pahasına sürdürmekte ısrar ettiğiniz   gerçeğini    başta biz çalışanlar  olmak üzere  bütün Antalya kamuoyu bilmektedir.

Sayın Türel’in söylediklerinin tersine, biz mesleki ve akademik kimliğimizle Antalya ve ilçelerinde yaşayan vatandaşlarımıza  kaliteli, sağlıklı ve nitelikli kamu  hizmet götürme sorumluluğunu üzerimizde taşıdığımızın bilincindeyiz.

Ve, bizler için Antalya, kuşkusuz dünyanın en güzel yeridir. Ayrıca, Akseki, Gündoğmuş, Alanya, Gazipaşa dahil bütün ilçelerimiz bu cennet parcası Antalya’nın en güzel yerleridir.

Bu ilçelerimizin adlarınn önüne-arkasına ‘sürgün yeri’ sıfatını getiren bizler değiliz. Sayın Türel doğru söylüyor; ‘bu ilçelerimizin böyle anılması bu ilçelerin tarihine ve bu ilçelerde  yaşayan vatandaşlara   yapılmıs çok büyük bir haksızlıktır’. Çünkü, hiç kimse yaşadığı yerin ‘olumsuz’ bir sıfatla anılmasını istemez. Ancak, kamuoyu nezdinde böyle bir ‘algı’ oluşmasına yol açan bizler değil, bizzat Sayın Menderes Türel’in gerçekleştirdiği ‘sürgün’ uygulamasının  kendisidir.

Bizler, ‘atamamız’ yapılan ilçelere gideceğiz, burada yaşayan vatandaşlarımızla bütünleşerek ekmeğimizi ve suyumuzu paylaşacağız. Hizmet  verme koşullarının ve araçlarının sağlanmadığı, en doğal insanı ihtiyaçların bile karşılanmadığı şartlarda  halkımıza hizmek sunmaya çalışacağız. Ve bunu bir insanlık görevi olarak yerine getireceğiz.

Ancak, aynı zamanda bizler, çalışma barışını bozan, kamu yararı ve hizmetin gereklerine uymayan ve bizlerin iradesini yok sayan ve insan haklarına aykırı  olarak gerçekleştirilen bu ‘sürgün ataması’ işlemini İPTAL edilmesi için yargıya taşıyacağız. İnanıyoruz ki, yargı  daha önce kendisinın bizzet  vermiş olduğu kararları yok sayan,  hukuku bekleme odasına alan bu ‘atama’ işlemini de iptal ederek çalışma barışının sağlanmasında demokrasiye  katkı sunacaktır.

Bu yaz, ülkemizde olduğu gibi  Antalya’da da sıcak geçecek. 2015 haziran seçimlerinin sonuçları bizleri demokrasi adına, hak ve özgürlükler adına, barış ve kardeşlik adına daha da umutlandırmıştır.

Yaşadığımız bu yağma ve  sürgün uygulamasının kaynağı olan 6360 sayılı Büyükşehir Yasası iptal edilmelidir. Mecliste gurubu bulunan ve hükümet senaryoları üzerine zar atan tüm siyasi partilere buradan sesleniyoruz; seçim vaatlerinize sadık kalarak, verdiğiniz sözleri unutmadan, emek ve demokrasi temelinde bir proğram çercevinde hükemet kurmak ya da  ortağı olmak ahlaki ve siyasi sorumluluğunuz seçim öncesi göre daha da elzem hale gelmiş  ve hayati bir önem kazanmıştır.   Antalya Büyükşehir Belediyesinde  yaşadığımız bu zulum ve eziyetin  sona bulmasınada yardımcı olacağına inandığımız bu ‘siyasi sürecin’ sıkı bir takipçisi olacağımızı da belirtmek istiyoruz.

Ve, Biz belediye emekçileri de kendi birliğimizi sağlayarak ve   yerel, ulusal, uluslar arası kamuyonun  da desteğini  yanımıza alarak bu yaz sıcağında işimizi, ekmeğimizi ve onurumuzu koruyabilmek için mücadele bayrağını  daha da yükselteceğiz. Kazanan  biz, kayeden yine mahkeme kararlarına ve ‘insan haklarına aykırı’ uygulamalara imza atanlar olacaktır.

İŞİMİZE, EKMEĞİMİZE VE ONURUMUZA SAHİP ÇIKIYORUZ!
‘SÜRGÜN’ ATAMALARI  ANTALYA’YA İYİ GELMİYOR-GELMEYECEK!

TÜM BEL SEN ANTALYA ŞUBESİ

 

1 2 3 4

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.