‘YARGISIZ İNFAZ’ NİTELİĞİNDEKİ HUKUKSUZ İHRAÇLARA KARŞI ‘HAYIR’ DİYORUZ!

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL uygulaması ve KHK’larla eğitime ve bilime, eğitim ve bilim emekçilerine yönelik olarak başlatılan kitlesel tasfiye uygulamaları hız kesmeden sürmektedir. Türkiye, rejim değişikliğinin oylanacağı Anayasa referandumuna giderek ağırlaşan sorunlar ve kamuda yaşanan kitlesel ihraçlar ile gitmektedir.
7 Şubat tarihinde OHAL kapsamında yayınlanan 686 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 2 bin 585’i Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bünyesinde 330’u üniversitelerden olmak üzere, toplamda 4 bin 464 kamu personeli, tamamen siyasi ve idari karar ve tasarruflarla, ne ile suçlandıklarını bilmeden ve savunma hakkı bile tanınmadan adeta ‘yargısı infaz’ yapılarak kamu görevinden ihraç edilmiştir. İhraç edilenler arasında Genel Sekreterimiz Mesut Fırat başta olmak üzere, şube yöneticilerimiz ve üyelerimizin de yer alması, örgütlü mücadelemizi sindirmeye yönelik özel bir girişim ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.
OHAL’in ilanından itibaren 33 bin 55 eğitim emekçisi, 4 bin 811 bilim insanının, işi, emeği, çalışma hakkı gasp edilmiş, eğitimin ve ülkenin geleceğine yönelik zorbaca ve hukuk bir şekilde gasp edilmiştir. Siyasi iktidarın, yıllardır eğitimin dinselleştirilmesine ve ticarileştirilmesine karşı direnen, laik-bilimsel eğitimi savunan, emek, barış ve demokrasi mücadelesi yürüten eğitim ve bilim emekçilerinden intikam alırcasına hareket etmesi kabul edilemez.
İhraç edilen üyelerimizin sendika içindeki görevleri itibariyle Genel Sekreterimizden şube başkanlarımıza, şube yöneticilerimizden üyelerimize kadar sendikal mücadelenin içinde aktif olarak yer alanların seçilmiş olması kesinlikle tesadüf değildir. İktidar güçlerinin 15 Temmuz’un öncesinden başlayan intikam girişimleri, başta il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri olmak üzere, yandaş rektörler, mülki amirler, iktidarın yerel uzantıları ve yandaş sendika işbirliği ile sendikamıza yönelik özel bir çalışma yapıldığı anlaşılma, sendikamızın kurumsal yapısının hedef alındığı görülmektedir.
Yıllardır örgütlü mücadelemizi zayıflatmak için tüm olanaklarını seferber edenler, sendikal faaliyetlerimizden zorla suç üretmeye çalışan bakanlık müfettişleri, kaymakam ve vali yardımcıları, üniversite rektörleri darbe soruşturması sürecinde tutuklanmış, ihraç edilmiş ya da açığa alınmışken, kendilerini iktidara ispatlama gayreti içinde olanların oluşturdukları listeler üzerinden okullarda ve üniversitelerde yaşanan ihraçlar, kelimenin tam anlamıyla bir ‘siyasi tasfiye’ ve ‘kıyım’dır. Hukukun en temel ilkelerini ayaklar altına alarak intikam hırsıyla KHK listelerini oluşturanlar ve hazırlanmasına katkı sunanların peşini asla bırakmayacağımız bilinmelidir.
15 Temmuz’dan bugüne kadar yaşadıklarımız, kimlerin gerçek anlamda darbeye karşı olduğu, kimlerin darbeci zihniyetle aynı çizgide olduğunu bir kez daha göstermiştir. Darbe fırsatçılığı yaparak ülkeyi kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda “tek adam yönetimi” ile yönetmek isteyenlere Anayasa değişikliği referandumunda güçlü bir “HAYIR” denilmesi, eğitimin ve ülkenin içine itildiği karanlıktan çıkış için tek çözüm olarak karşımızda durmaktadır.
Bizleri ihraçlarla, baskı ve tehditlerle susturabileceklerini ve sindirebileceklerini sananların büyük bir yanılgı içine düştükleri açıktır. Eğitim emekçilerinin yüz yılı aşan örgütlenme ve mücadele geleneğinin temsilcisi olan Eğitim Sen, mücadele tarihinin hiçbir döneminde iktidarların önünde diz çökmemiş, egemenlerden aman dilememiştir. Eğitimin iktidarın dünya görüşü doğrultusunda biçimlendirilmesine, okullarımızın ve üniversitelerimizin iktidarın arka bahçesi haline getirilmesine asla izin vermeyecek, mücadelemizi bulunduğumuz her alanda sürdüreceğiz.
Siyasi iktidar giderek artan saldırıları ile doğrudan örgütlü mücadelemizi hedef almasına, her türlü yasa dışı girişim ve uygulamalarına rağmen, hukuksal ve örgütlü mücadeleden asla vazgeçmeyeceğimiz bilinmelidir. Gerçek anlamda laik ve bilimsel eğitim için, demokratik bir ülke için yürüttüğümüz mücadeleyi güçlendirmek ve kesintisiz sürdürmek hepimizin boynunun borcudur.
Tüm halkımızı, öğrenci ve velilerimizi her türlü baskı, tehdit ve yıldırma girişimine rağmen iktidara değil, halka hizmet eden eğitim ve bilim emekçileri ile dayanışmaya, birlikte mücadeleye çağırıyoruz. Bu ülkenin aydınlık yüzü olan eğitim ve bilim emekçileri faşizme ve karanlığa asla teslim olmayacaktır!

EĞİTİMSEN

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.