35.KURULUŞ YILIMIZDA İLK GÜNKÜ İNANÇ VE KARARLILIKLA UMUDU BÜYÜTMEYE DEVAM EDİYORUZ

Ülke nüfusunun yüzde 94’nün yaşadığı kentlerdeki toplumsal yaşamın gerektirdiği temel kamusal hizmetlerin üretildiği; toplumun demokrasiyi yaşayarak öğrendiği yerel yönetimlerde çalışan kamu emekçilerin gerçek örgütü TÜM BEL SEN sendikal haklar ve demokrasi mücadelesinde 35 yılını geride bıraktı.

Emekçiler başta olmak üzere tüm toplumsal güçlerin hak ve özgülükleri için yeniden ayağa kalkarak 12 Eylül karanlığını parçalamaya başladığı 1980’lerin ikinci yarısında başlayan kamu emekçilerinin örgütlenme mücadelesi 1990 yılında Sendikaların kurulmasıyla yeni bir evreye taşındı.

Kamu emekçilerinin eğitim iş kolunda başlayan ilk girişimlerinin hemen ardından yerel yönetim emekçilerinin daha öncesinde birçok kentte biriktirdiği mücadele deneyimleri 20 Aralık 1990 tarihinde binlerce yerel yönetim emekçisi eşliğinde TÜM BEL SEN’in resmi olarak kuruluşunun gerçekleştirilmesiyle daha ileri bir düzeye taşındı.

Haklar yasalardan önce gelir” diyerek fiili ve meşru mücadele ile kurulan TÜM BEL SEN, kuruluşu üzerinden üç yıl geçmeden 27 Şubat 1993 tarihinde Gaziantep Belediyesi ile toplu sözleşme imzalayarak, kamu emekçileri tarihinde bir ilk yarattı.  Ve o günden bu yana örgütlü olduğu yerel yönetim kurumlarında yüzlerce toplu sözleşme imzalayarak hem üyelerine ekonomik, sosyal ve demokratik haklar kazandırdı hem de tüm kamu emekçileri için toplu sözleşme hakkının kullanımının önünü açmış oldu.

Geride bıraktığımız her biri azim ve kararlılık örnekleriyle dolu bu yıllara baktığımızda bu günlere öyle kolay gelinmediğini görüyoruz. Bu mücadelede binlerce arkadaşımız baskı ve engellemelerle karşılaştı. Birçoğumuza adli ve idari cezalar verildi. Kimi zaman sürgünlerle ve ihraçlarla, kimi zaman gözaltı ve tutuklamalarla, kimi zaman da coplarla sindirilmeye, susturulmaya zorlandık.

Ancak bunların hiçbirine teslim olmadık, sinmek veya yılmak bir yana bütün bu saldırılar mücadelemizle yaratacağımız gelecek güzel günlere olan kararlılığımızı ve direncimizi daha da artırdı.

Şemsettin KAYMAK, İkram MİHYAZ, Cemal ÇAM, Elmas YALÇIN gibi birçok yiğit mücadele arkadaşımızı bu uğurda yitirdik. Sendikamızın bugüne gelişinde emeği geçen, yitirdiğimiz mücadele arkadaşlarımızı minnetle ve saygıyla anıyor, her türlü engel ve zorluğa rağmen yılmadan ve yorulmadan mücadeleyi yürüten üye ve yöneticilerimizi yürekten kutluyoruz.

BİTMEDİ DAHA, SÜRÜYOR O KAVGA…

Aynı Sendikamızı kuruduğumuz dönemlerdeki gibi bugün de ülkemiz ekonomik, sosyal ve siyasal bir krizle uçuruma doğru sürükleniyor ve emek, demokrasi, barış ve özgürlük düşmanı saldırılarbugün de halen devam ediyor.

Milyonlarca emekçinin her geçen gün daha fazla açlığa ve sefalete itildiği;  gençlerimizin geleceğinin çalındığı; kadınlara yönelik şiddet ve katliamların adete bir cins kırımı düzeyine ulaştığı; tekçi söylem ve uygulamalarla topraklarımızın en büyük zenginliği etnik, kültürel ve inançsal zenginliğin yok edilmeye çalışıldığı; Saray fermanlarına göre hareket eden yargı kararlarıyla seçilmiş belediye başkanlarının, milletvekillerinin, tutuklandığı; halkın seçtiği temsilciler yerine kayyımların atanıp demokratik iradenin gasp edildiği sivil bir darbe süreciyle tüm toplum teslim alınmak isteniyor.  

  Ancak aynı geçmişte olduğu gibi bu toprakların ezilenleri, emekçileri bir kez daha tarih sahnesine çıkarak “BİTMEDİ DAHA, SÜRÜYOR O KAVGA” diyerek geleceğine sahip çıkıyor.

Yasakçı yasalarının arkasına sığınarak grevli toplu sözleşme hakkımızı engelleyip bizleri güvencesiz çalışma koşullarına ve sefalet ücretlerine mahkûm etmek isteyenlere; demokrasinin beşiği olarak kabul ettiğimiz yerel yönetimleri emekçilerden ve haktan koparmak isteyenlere; onların yolsuzluklarına, baskılarına ve sömürüsüne karşı kararlı ve inançlı bir şekilde mücadeleye devam ediyor.  

Sadece kamu emekçileri değil; çoğunluğu kayıtsız kaçak çalıştırılan milyonlarca işçi; üniversite kapılarında kalacak bir yurt dahi bulamayan, şimdiden işsizler ordusunun müstakbel üyeleri ilan edilen öğrenciler; ballı ihalelerle, yedi-sekiz yerden alınan yüksek maaşlarla, lüks ve şatafatla gelecekleri çalınan gençler; her türlü şiddet ve baskıya rağmen eşitlik ve özgürlük diyerek sokaklara çıkan kadınlar; kimliğinden, inancından, siyasal ve sosyal tercihlerinden kaynaklı tekçi anlayışın hedefi haline getirilip, ötekileştirilmeye çalışılanlar; demokrasiden, barıştan, özgürlüklerden yana aydınlık düşlerinden vazgeçmeyen milyonlar, ülkenin dört bir yanında ayağa kalkıyor.

Yani kökleri bu toprakların yüzyıllar öncesine dayanan direniş geleneği bugünlerde bir kez daha mayalanıyor ve pek tabi ki bu geleneğin bir parçası olarak 35 yıldır her türlü baskı ve zulme karşı kesintisiz bir şekilde mücadele sürdüren TÜM BEL SEN’lier olarak bizler de mücadelemize geçmiştekinden çok daha kararlı bir şekilde devam ediyoruz.

Baskı ve sömürünün olmadığı gerçek bir adalet, barış ve özgürlüğün daim olduğu, laik ve demokratik bir ülkede aydınlık bir gelecek için her gün daha kararlı, her gün daha güçlü mücadeleye devam ediyoruz.   

Çünkü, hak verilmez alınır diyerek sürdürdüğümüz her biri dişe diş direnişlere tanık 35 yıllık tarihimizin bize gösterdiği şudur ki; hakları için mücadele edenler er ya da geç mutlaka kazanmışlardır.  

Hiçbir faşizan uygulamanın halkların emek, demokrasi, barış ve özgürlük taleplerini susturamayacağına inanan biz TÜM BEL SEN’liler, kazandığımız değerlere sahip çıkmak ve bunlara daha yenilerini eklemek için sürdürdüğümüz fiili ve meşru mücadelede tüm emekçileri sesimize ses katmaya, gücümüze güç katmaya çağırıyoruz.

Birliğimiz ve mücadele kararlılığımız engelleri aşacak en büyük gücümüzdür.

Gelecek güzel günleri, birliğimiz, dayanışmamız ve mücadelemizle yaratacağımıza olan inancımızla tüm örgütümüze saygı ve sevgilerimizi sunuyor, daha nice yıllarda birlik ve mücadelemizin sürmesi dileğiyle bir kez daha 35. kuruluş yılımızı kutluyoruz.

ZAFER DİRENEN EMEKÇİNİN OLACAK

MERKEZ YÜRÜTME KURULU