15 TEMMUZ SONRASI YARATILAN DARBE HUKUKU, ÇALIŞMA HAKKINI TEHDİT ETMEYE DEVAM EDİYOR

 

    15 Temmuz Darbe girişimi sonrası 20 Temmuz’da devreye sokulan sivil darbe ile kamudan sorgusuz-sualsiz, hiçbir somut delile dayanmadan, adil yargılanma hakları da ellerinden alınarak işlerine son verilen Sendikamız üyesi binlerce emekçi 6 yıldır süren KHK hukuksuzluğunun mağdurları olarak orta yerde dururken; OHAL uygulamasının kaldırılmış olmasına rağmen 375 sayılı KHK’ye eklenen geçici 35. madde ile kamu emekçilerinin hukuksuz bir şekilde ihraçlarına devam edilmektedir.

Bu hukuksuz ve asılsız iddialara dayalı ihraç sürecine son olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışan emekçiler de eklenmiştir.

İçişleri Bakanlığının yalan yanlış algı yaratarak gündemleştirdiği ve Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği “güvenlik soruşturması” gibi sübjektif değerlendirmelere dayalı iddiadan öteye geçmeyen gerekçelerle İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışan emekçilerin hedef gösterilmesi sonrasında, belediye yönetimi tarafından onlarca çalışanın işine tazminatsız olarak KOD-42 kapsamında son verilmesi mevcut hükümet politikalarıyla yan yana düşmektir.

Başta ülkemizin de taraf olduğu birçok uluslararası sözleşme, Anayasamız ve bağlı birçok yasada temel hak ve özgülükler kapsamında olan barışçıl, demokratik eylem ve etkinliklere katıldıkları için emekçilerin işlerine sorgusuz sualsiz son verilmesi haksız ve hukuksuz bir işlemdir.

İlgili mevzuata uygun tüm resmi prosedürler yerine getirilerek hukuka uygun bir şekilde işe alınmış mesleki yeterlilikleri tartışmasız emekçilerin çalışma hakkı kutsallığına el uzatmış olması ne hukuki ne de insanidir.

Bağımsız yargı organlarının her hangi bir kararına dayanmayan sadece birilerinin siyasi saiklerine dayalı değerlendirmeleri sonucu ortaya çıkan bu hukuksuz işten çıkarmalar asla kabul edilemez.

Bu olsa olsa KHK hukuksuzluğuyla işlerine son verilmiş içinde kamu emekçileri, barış akademisyenleri ve işçilerin de bulunduğu binlerce emekçiye yenilerini ekleyerek siyasal iktidarın hukuksuz politikalarıyla yan yana gelmekten, şaibeli gerekçelerle hukukun arkasına dolananları haklı çıkarmaktan öteye geçmez.

Kaldı ki, gerek seçimler öncesi ve de sonrasında Hak-Hukuk-Adalet mücadelesini toplumun tüm mağdurları ile buluşturan bir siyasetin, bugün sözde gerekçelerle hakları gasp edilen emekçilerin karşısında değil, yanlarında olduğunu göstermesi tarihi ve siyasi bir sorumluluktur.

Uzunca bir süredir KHK zulmünü üyeleri üzerinde yaşamış ve halen de yaşamakta olan bir Sendika olarak,

İstanbul Büyükşehir Belediyesinde yaşanan bu son KOD-42 hukuksuzluğuna bir an önce son verilmesini,

Sayın Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun merkezi hükümetin birçok anti-demokratik ve keyfi uygulamalarına karşı gösterdiği duruşu bu hukuksuzluk karşısında da göstermesini,

Çalışma hakları haksız bir şekilde ellerinden alınan emekçileri hemen işlerine iadesini sağlamasını talep ediyoruz.

Biliyoruz ki ülkedeki siyasi gelişmeler tüm muhalifler açısından daha zor günleri işaret ediyor. Ancak inanıyoruz ki her türlü demokrasiye aykırı uygulamadan, adaletsizliklerden hep birlikte cesaretle mücadele ederek kurtulacak ve Demokratik Aydınlık bir ülke inşa edeceğiz.

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.