Bundan tam 31 yıl önce Sivas’ta, aydınlık yüzlü 33 insanımızın diri yakıldığı bir vahşet yaşadı. Tarihe Sivas katliamı olarak geçen bu vahşetin üzerinden bunca yıl geçmiş olmasına rağmen söz konusu katliamda birinci derecede rol üstlenen katiller yakalanmayıp zaman aşımı gerekçesiyle cezasız bırakıldı. Yakalanan sanıkların bir kısmı ise tartışmalı Adli Tıp Kurumu raporlarına dayanarak Cumhurbaşkanı tarafından affedildi. Sonuçta; 33 canımızı yitirdiğimiz bu katliamla, olması gerektiği gibi, bütün boyutlarıyla hesaplaşılmadı, devlet kurumlarının katliamdaki sorumluluğu hukuki olarak tanımlanmadı.
Zaman aşımı ve benzeri gerekçelerle üstünü örtmeye ve unutturmaya çalışsalar da bizler onları unutmadık, bu katliamda hayatını kaybedenlerin her daim yolumuzu aydınlattığı inancıyla onları her daim saygıyla ve minnetle andık. Ve daha da önemlisi “insanlığa karşı işlenen suçlara zaman aşımı söz konusu edilemez” gerekçesiyle bu katliamın faillerine ve onlara emir veren büyüklerine gereken cezanın verilmesinin her zaman takipçisi olduk ve olmaya da devam edeceğiz.
33 insanımızı aramızdan alan Sivas katliamı; 100 bini aşkın Alevi’yi katleden Yavuzdan, Maraş’a, Çorum’a, Malatya ve Gazi’ye uzanan “tek dil, tek din, tek millet” diyerek, farklı dillere, inançlara ve farklı kültürlere tahammül göstermeyen; onlara inkâr ve imha dayatan tekçi devlet anlayışının katliamıdır.
Toplumun farklı kesimlerini birbirine karşı kışkırtan, farklı yaşam tarzlarını hedef gösteren bu tek tipçi anlayışa karşı mücadele etmek, barışçıl ve huzurlu bir toplum; aydınlık bir gelecek isteyen hepimizin görevidir.
Başta Sivas Katliamı olmak üzere, Türkiye tarihindeki tüm provokasyonlar, tertipler, cinayetlerin hesabının sorulması; söz konusu bu tekçi egemenlik anlayışının kaldırılmasıyla mümkündür.
Kimsenin kimliği, düşünceleri, inancı ve ya yaşam tarzı nedeniyle katledilmediği aydınlık bir Türkiye dileğiyle, 2 Temmuz 1993`te Sivas`ta kaybettiklerimizi bir kez daha saygı ve özlemle anıyoruz.
