21/02/2022 Pazartesi Günü, Çankaya Belediyesi önünde gerçekleştirdiğimiz basın açıklamasına ilişkin metin aşağıdaki şekildedir.
DEĞERLİ BASIN EMEKÇİLERİ,
Her yeni güne yeni bir zam haberiyle uyanıyoruz. Artık dayanacak gücümüz kalmadı. Asgari ücrete, maaşlarımıza ve emeklilere yapılan göstermelik artışlar daha ceplerimize girmeden eriyip, buharlaştı.
Toplumun geniş kesimlerinin temel harcama kalemleri olan kira, ulaşım, doğalgaz, elektrik ve gıda ürünlerinde yapılan fahiş zamlar geçinmemizi, ay sonunu getirmemizi imkânsız hale getirdi.
Ekonomik buhrandan çıkış yolu bulamayan saray yönetimi, son olarak KDV indirimi oyunlarıyla suçunu gizlemek istese de temel gıda ürünlerinde yaşanan fahiş fiyatları kontrol edemiyor, halkın bu konuda oluşan öfkesini dindiremiyor. Son bir yılda temel gıda maddelerine gelen yüzde 80 ‘i aşan zamlarla krizin derinleşmesinin sorumluluğundan kaçamaz olmuştur.
Son olarak zam kasırgasına ocak ayı başında elektriğe konutlarda kW ayarlamaları ile yeni bir iliz yon yaratmak istercesine yapılan zamlar, yoksul halkın aydınlatma giderleri için yüzde 300’lere varan fahiş faturalarla karşı karşıya kalmasına neden olmuştur.
Doğalgazda da durum elektrikten farklı değildir. Kara kış koşullarında en düşük fatura bedelleri en az 3 katına çıkmıştır.
Elektrik ve doğalgaza yapılan bu zamlar sadece haneleri kasıp kavurmamış, birer kamu kurumu olan yerel yönetimlerin halka en yakın kurumları olan belediyeleri de olabildiğince etkilemiştir. Öyle ki başta ulaşım, temiz içme suyuna erişim gibi insanlar için temek hak olan hizmetlerde son zamlarla maliyet evdeki yangın gibi kent yaşamına da yansımıştır.
Kuru ekmeğe muhtaç bırakılmış yoksul kent halkının saatlerce kuyrukta bekleyerek aldığı halk ekmek ve kent içi ulaşımı da olumsuz etkileyecek bu zamlar, sadece halkımızı değil belediyeleri de vatandaşla karşı karşıya getirecek bir sonuca dönüşmekte, kamusal hizmetlerin en ucuz ve ulaşılabilir olmasını engelleyecek, iktidar sorumluluğunu başkalarının sırtına yıkan bir politikaya dönüşecek gibidir.
Cumhurbaşkanı geçen hafta içinde bu konularda sorunu ortadan kaldıracakmış gibi yaptığı bakanlar kurulu sonrası yaptığı açıklamada ‘’dağ fare doğurmuş’’ dedirtircesine sorun zamana yayılmıştır. Bunu birçok yaşanmış olayda görmek mümkün.(18 tl ye çıkarılan dolar-13 e indirilmesi gibi )
Halkın tamamına yakını yeterince beslenemiyor, ısınamıyor ve artık geçinemiyor.
Yandaş sendikanın Cumhurbaşkanı’na şükranlarını sunduğu memur maaş zammı, rakamları çarpıtma makinesi haline gelen TÜİK ‘in şubat ayı başında açıkladığı yüzde 11’ lik resmi enflasyon karşısında pula dönmüştür. Çarşı pazarda ise, bu gerçek daha ağır biçimde kendini hissettirmekte, bıçak kemikte diyeceğimiz bir noktaya gelmiştir, hatta geçmiştir.
İşsizlik oranları resmi rakamlara göre %22 olarak açıklanmaktır. Kadın ve gençlerde bu oran çok daha yüksektir. Yani ülkemizde her 4 kişiden 1’ i, bu rakamlara göre işsiz demektir ve çalışanların % 60 ülkemizde ortalama ücret olan asgari ücrete mahkum edilmişlerdir.
Saygıdeğer basın emekçileri ve arkadaşlarım
Buhrana dönüşmüş bu korkunç tabloyu yoksullaşan halka dayatan Saray, kendi masraflarından, şatafatından lüks yaşamlarından kısmak yerine artan her maliyeti yine halka fatura etmektedir. Sermaye gruplarına ballı ihaleler, vergi afları çıkarıp hazineyi hortumla tırken, eğitim sağlık ve tarım üretiminden sürekli tasarrufla ülkemiz ithalata bağımlı bir ülkeye, halkı ve yaşamı karanlığa sürüklenmektedir.
Bunlarda yetmiyor, yeni ekonomik program diye açıkladıkları kredi garanti fonu uygulamalarıyla hükümet, halkın alın terini daha fazla bir biçimde yandaşın kasasına aktarıyor. Beşli çete ve patronları korumak için kamu kaynakları yeni kararnamelerle seferber ediliyor. Çılgın projeler, hazine garantili işler, hazine garantili mevduat derken her bir kuruşumuzun sermayeye peşkeş çekildiğini bizlere izlettirirken adete 84 milyonla alay ediliyor.
Yıllardır devam eden ekonomik ve yönetsel kriz ve salgın döneminde yaşanan kısıtlamalar nedeniyle tüm birikimlerini tüketen esnaf ve halk, kredi ve daha fazla borçlanarak her gün biraz daha batağa saplanmaktadır.
Herkes biliyor ki; yaşanan bu durumun tek sorumlusu tek adam rejimi ve onun emek düşmanı politikalarıdır. Kendi yandaşlarının kasaları daha fazla dolsun diye, çıkar çevrelerinin çarkları dönsün diye halk yoksullaştırılıyor, sefalet ve açlık büyüyor.
Saray iktidarı, emekten ve halktan yana çözüm yerine itirazlarını dile getirenleri, sokağa çıkanları 15 Temmuz darbecilerine benzeterek tehdit diline sarılıyor, toplumsal tepkiyi korkuyla bastırmaya çalışıyor. Kendine gelince bana yasa, vatandaşa gelince anayasa ve kanunlar devreye girerken, tek sesli medyası, talimatlı yargı kararları, şarkı sözlerinden dahi suç yaratma becerisi ile toplumsal tepkileri bastırma ve teslim almaya çalışıyor. İktidarlarının devamı için her yolu mubah görenler, son olarak hatta seçimler ‘’aslanın ağzında’’ ifadeleri ile sonun başlangıcını da itiraf etmektedirler.
Ancak tüm bu baskı ve saldırılara rağmen korku duvarları emekçinin haklı sesi ile aşılıyor…
Ülkenin dört bir yanında yurttaşlar evlerine ve işyerlerine gelen fahiş faturaları yakıp “geçinemiyoruz” diye sokağa çıkıyor. İllerdeki elektrik zamları ile başlayan demokratik eylemler, terörize edilmek istense de, halk haklı çığlığını aynı taleplerle dört bir taraftan yüksek sesle dile getirmeye devam ediyor.
Kentlerin dışına atılan işçi havzalarında süren sendikalaşma ve insan yaşayabilecek bir ücret talepli işçi eylemleri, sanayiden, hizmet sektörüne kadar geniş bir alanda kentlerin ana arterlerine taşıyor.
Patronun bir ekmeklik ücret artışını çok gördüğü için işten attığı Migros işçileri, Farplas işçileri ekmeklerinden olsalar da haklı direnişlerini sürdürüyor. Ve geçinemiyoruz diyen milyonlar bu demokratik eylemleri dayanışma ile büyütüyor, destekliyor.
Patronları koruyan bu sistem, kendi işçisini, emekçisini, emeklisini, yoksulunu, kadınını, gencini korumuyor, ama korkutmaya devam ediyor. Büyüyor dedikleri bütçeden payını alamayanları yok sayarken, bu payı nasıl kimlerle paylaştıklarını anlatmamakta direniyor, ticari sır diyerek kamuoyundan kaçırmaya devam ediyorlar.
Değerli arkadaşlar
Saray iktidarı, ne yaparsa, ne söylerse söylesin artık mızrak çuvala sığmıyor, emekçiler, yoksul halk susmuyor artık susmayacak. Bu sömürü düzenine öfkesini faturalarını yakarak, sesini mağdurlarla birleştirerek yükseltiyor.
Artık, milliyetçilik ve din istismarı üzerinden iktidarlarını sürdürmeye çalışan cumhur ittifakı, her gün sömürülen ve ezim ezim ezilen milyonların sesini kısamıyor. Birbirinden ve dayanışmasından güç alan emekçiler ve halk, baharın müjdecisi olan direnişleri, umudu yeniden yeşerten mücadele birlikteliklerini çoğaltarak aydınlık yarınlara yürüyor.
Biz yerel yönetim emekçileri de bu sese sesimizi katıyor, ülkemizin dört bir yanında bu faturaları ödeyemiyoruz diyenlerle aynı paydada buluşuyor artık yeter diyoruz. Sefalete teslim olmayacağız diye haykırıyoruz.
Zamların geri alınması için, krizi yaratanların, yıllardır sefasını sürenlerin artık cefasını da çekmeleri için herkesi bu ortak mücadeleye omuz vermeye yan yana gelmeye davet ediyoruz.
Taleplerimizi bir kez daha tekrarlıyoruz.

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.