İstanbul Sözleşmesi’ne İlişkin Açtığımız Davada Yeni Gelişme !

Sendikamız tarafından Danıştay 10. Dairesi nezdinde açılan İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının iptaline ilişkin yürütmeyi durdurulma talepli olarak açılan davada Danıştay 10. Dairesi yürütmeyi durdurma talebimiz hakkında İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararının Cumhurbaşkanı yetki ve sorumluluğunda olduğunu oy çokluğu ile karara bağlarken, 2 üye bu kararın aksi yönünde oy kullanmıştır.

Bilindiği üzere; Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Anayasa’nın “Milletlerarası antlaşmaları uygun bulma” başlıklı 90/1. Maddesinde yer alan; “Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak antlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.” hükmü uyarınca 29.11.2011 gün ve 28127 sayılı Resmi Gazete yayımlanan 24.11.2011 gün ve 6251 sayılı “Kadınlara Yönelik Şiddet Ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi Ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunla” onaylanmıştır. Ancak 20.03.2021 tarihli ve 31429 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan 19.03.2021 tarih ve 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile; Türkiye Cumhuriyeti adına 11/5/2011 tarihinde imzalanan ve 10/2/2012 tarihli ve 2012/2816 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla onaylanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi Türkiye Cumhuriyeti Bakımından feshedilmiştir.

 

Sendikamız tarafından 20.03.2021 tarih ve 31429 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan 19.03.2021 tarih ve 3718 sayılı “Cumhurbaşkanı Kararı ile İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı öncelikle yürütmenin durdurulması, kararın iptali ve söz konusu kararnamenin anayasaya aykırı olup olmadığının araştırılması istemiyle dosyanın Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesi talebi ile Danıştay nezdinde iptal davası açılmıştır. Davada, İstanbul Sözleşmesi’ni ilgili kanunun onaylandığı TBMM olduğu vurgulanarak, bu kararın değişmesi kararının da ancak TBMM tarafından alınabileceği belirtilmiştir.

 

Sendikamız tarafından açılan davada Danıştay 10. Dairesinin E:2021/2094 ve 28.08.2021 tarihli Yürütmeyi Durdurma kararında İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararının, cumhurbaşkanı yetki ve sorumluluğunda olduğunu oy çokluğu ile karara bağlarken, 2 üye bu kararın aksi yönünde oy kullanmıştır.

 

Karşı Oy kullanan Danıştay 10. Dairesi Üyesi İbrahim Topuz;

 

“….Sözleşmenin temel hak ve özgürlüklere ilişkin olması nedeniyle, aynı konuda kanunlarla farklı hükümler içermesi durumunda Anayasa’nın 90. maddesinin 5. fıkrası  uyarınca sözleşme hükümlerinin esas alınacağı tartışmasızdır.

            Sözleşme, yürürlükte olduğu süre boyunca yargı mercilerini bağlayıcı bir kanun niteliğinde kararlara esas teşkil etmiş ve hatta 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 2. maddesinde, Kanunun uygulanmasında ve gereken hizmetlerin sunulmasında özellikle sözleşmenin esas alınacağı hüküm altına alınmıştır.

            Bu durumda; usulüne göre yürürlüğe konularak kanun hükmü kazanan milletlerarası antlaşmaların hukuk sistemine etkileri de göz önüne alındığında, bu antlaşmaların hükümlerinin değiştirilmesi, sona erdirilmesi, feshedilmesi gibi hususların yasama faaliyeti kapsamında olduğu açık olup, Anayasanın 104. maddesinin 17. fıkrası uyarınca Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesi mümkün değildir.

            (….)

            Kamu hukukunun genel ilkelerinden olan yetkide ve usulde paralellik ilkesi gereğince, bir işlem hangi usule uyularak tesis edilmişse aynı usule uyularak geri alınması, kaldırılması veya feshedilmesi gerekmektedir. Bu itibarla; TBMM’nin uygun bulma kanunu uyarınca onaylanarak yürürlüğe giren bir milletlerarası antlaşmanın feshi ancak TBMM’nin uygun bulma kanununu yürürlükten kaldırması veya sona erdirmeyi uygun bulduğuna ilişkin yeni bir kanun çıkarması sonrasında alınacak bir Cumhurbaşkanı kararı ile mümkün olabilecektir.

            Dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı ile feshedilen sözleşmenin onaylanmasına ilişkin,  6251 sayılı Kanun’un TBMM tarafından yürürlükten kaldırılmamış olması veya dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı alınmadan önce sözleşmenin sona erdirilmesinin uygun bulunduğuna ilişkin yeni bir kanun çıkarılmamış olması nedeniyle, dava konusu Cumhurbaşkanı Kararında yetkide ve usulde paralellik ilkesi uyarınca hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Hukuka açıkça aykırı işlemin yürütülmesi halinde telafisi güç ve imkansız zararlar doğacağı anlaşıldığından, dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının yürütmesinin durdurulması gerekmektedir.

            Açıklanan nedenlerle öncelikle dava konusu İstanbul Sözleşmesinin Feshi Hakkında 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı işleminin yürütmesinin durdurulması, bilahare işlemin dayanağı 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “bunların hükümlerinin uygulanmasını durdurma ve bunları sona erdirme” ibaresinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği oyuyla aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılmıyorum….” şeklinde gerekçe sunmuştur.

 

            Diğer üye Ahmet Saraç ise Karşı Oy kararında;

 

       “…. Anayasa’nın 6. maddesinde, hiçbir kimse veya organın, kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı; 7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilmesinin mümkün olmadığı hükümlerine yer verilmiştir.

            (…)

            Bu itibarla; TBMM’nin uygun bulma kanunu uyarınca onaylanarak yürürlüğe giren bir uluslararası sözleşmenin feshi ancak TBMM’nin uygun bulma kanununu yürürlükten kaldırması veya sona erdirmeyi uygun bulduğuna ilişkin yeni bir kanun çıkarması sonrasında alınacak bir Cumhurbaşkanı kararı ile mümkün olabilecektir.

            Özellikle Anayasa’nın 90. maddesinin 5. (son) fıkrasındaki, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004- 5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.” şeklindeki düzenleme Sözleşmeyle ilgili mevzuatın uygulanmasında karmaşaya yol açacaktır. Dava konusu sözleşmeden çıkma kararının Türkiye Cumhuriyeti tarafından 22/03/2021 tarihinde Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği’ne tevdi edilmesi ve 29/04/2021 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı’nda, “Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin Türkiye Cumhuriyeti bakımından sona erme tarihinin 01/07/2021 olarak kararlaştırılması nedeniyle 01/07/2021 tarihi itibarıyla mezkur sözleşme Türkiye Cumhuriyeti açısından feshedilmiştir.

            Netice olarak, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen “idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi” durumu ortaya çıkmıştır.           

            Davanın açıldığı tarih itibarıyla; dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı ile feshedilen sözleşmenin onaylanmasına ilişkin 6251 sayılı Kanun’un yürürlükten kaldırılmamış olması veya dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı alınmadan önce sözleşmenin sona erdirilmesinin uygun bulunduğuna ilişkin yeni bir kanun çıkarılmamış olması nedeniyle dava konusu Cumhurbaşkanı Kararında yetkide ve usulde paralellik ilkesi uyarınca hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığından ve yukarıda zikredilen gerekçelerle dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının yürütmesinin durdurulması gerektiği oyuyla aksi yönde oluşan Daire kararına katılmıyorum….” şeklindeki gerekçe sunmuştur.

 

            Yukarıda alıntılanan Karşı Oy Kararlarında özetle;

-İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN FESHİ HAKKINDA 3718 SAYILI CUMHURBAŞKANI KARARI İŞLEMİNİN YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI, BİLAHARE İŞLEMİN DAYANAĞI 9 SAYILI CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ’NİN 3. MADDESİNİN 1. FIKRASINDA YER ALAN “BUNLARIN HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASINI DURDURMA VE BUNLARI SONA ERDİRME” İBARESİNİN ANAYASAYA AYKIRILIĞI NEDENİYLE ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURULMASI GEREKİR.

-CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ İLE DÜZENLEME MÜMKÜN DEĞİLDİR.

-UYGULAMA TELAFİSİ GÜÇ VE İMKANSIZ ZARARLAR DOĞACAK NİTELİKTEDİR.

Sendika olarak davamızın takipçisi olmaya devam edeceğiz.

 

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.