KABUL ETMİYORUZ! Tüm Kamu Emekçilerini 1 Günlük Hizmet Üretmeme Eylemimize Katılmaya Çağırıyoruz!

5,5 milyon kamu emekçisini ve emeklisi olarak ailelerimizi de kattığımızda 20
milyonluk geniş bir kitlenin geleceğini doğrudan ilgilendiren “toplu sözleşme”
görüşmeleri bugün taraflar arasında varılan mutabakatla sona ermiştir.
Hemen baştan ifade eldim ki, günlerdir bizden adeta kaçırılan, kapalı kapılar
ardında yapılan görüşmelerin ürünü mutabakatın adı “ölümü gösterip sıtmaya
razı etme mutabakatıdır.
Bilindiği üzere KESK olarak hükümetin 12 Ağustos’ta yaptığı ilk teklifine ilişkin basın
toplantımızda bugün varılan mutabakatın içeriğine ilişkin önemli tehlikeye dikkat
çekmiştik.
Yıllardır birikmiş hiçbir temel sorunumuzu çözmeyen, bir iki puanlık maaş artışları ve
sonraki yıllara ertelenen vaatlerle cilalanan bir teklifin mutabakatla sonuçlanmasının
çok güçlü bir ihtimal olduğunu ifade etmiştik.
Ne yazık ki bugün ortaya çıkan tablo tam da budur.
Hükümet 12 Ağustos’ta yaptığı kamu emekçileri ve emeklikleri tarafından tepki
ile karşılanan ilk teklifini yenilemek için 11 gün boyunca hiçbir adım
atmamıştır.
Kamu Görevlikleri Sendikaları Heyetinde yer alan bir konfederasyon olarak, KESK
olarak tam 11 gün boyunca, her gün, yeni bir teklifi yapılıp yapılmayacağını,
yapılacaksa 4688 sayılı yasaya göre bizim de katılmamız gereken toplantının ne zaman
gerçekleştirileceği konularında defalarca girişimde bulunduk Ancak 11 gündür
defalarca görüştüğümüz Çalışma Bakanlığı’ndan hep aynı cevabı, “Henüz net değil”
cevabını aldık.
11 günlük sessizlikten sonra Çalışma Bakanlığı nihayet dün kamu görevlilerinin
geneline ilişkin toplu sözleşme müzakerelerinin sonucunun bugün saat 14.30’da
açıklanacağı duyurmuştur.
Yani ne Çalışma Bakanlığı yetkilileri ne de masada “yetkili” sıfatı ile oturan
konfederasyon ve sendikalar kapalı kapılar ardında yürütülen müzakerelerin içeriği
hakkında 11 gün boyunca tek bir cümle dahi etmemiştir. Ta ki bugün bir saatti aşan
gecikme ile saat 15.45’ta başlayan toplantıya kadar..
Kısacası 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisi bir “oldubitti” durumu ile karşı
karşıya bırakılmıştır. Bu durum bile tek başına 5,5 milyon kamu emekçisine ve
emekliye verilen değeri ortaya koymaktadır.
Bugün açıklanan mutabakat ise kamu emekçilerine, emekliklere verilen değeri
gösteren bir belgedir.

KABUL ETMİYORUZ!

Tüm Kamu Emekçilerini 1 Günlük Hizmet Üretmeme

Eylemimize Katılmaya Çağırıyoruz!
23 Ağustos 2023

22 Ağustos 2021

2

Varılan mutabakata göre;
Buna göre hükümetin 12 Ağustos’ta yaptığı ilk teklifin 2022 yılı için sadece 1 puan,
2022 için ise 2 puan, yani toplamda 3 puan artırıldığı mutabakat büyük kazanım, bir
başarı gibi sunulmaktadır.
Oysa bir toplu sözleşmenin başarılı ya da iyi bir toplu sözleşme olarak
gösterilmesinin kriterleri açıktır. Bir toplu sözleşmede başarının temel kriteri
ne talep ettiğiniz, ne aldığınız arasındaki makasın ağzı ile ölçülür.
Buna göre masaya “yetkili” sıfatı ile oturanlar ve bu dönem ortak hareket
ettikleri konfederasyon 2022 için %21 maaş artışı artı %3 refah payı artı 600 TL
önceki dönem kaybı talep etmiştir. Yani 2022 yılı için %39 maaş artışı talep
etmiştir. Buna karşım 2022 yılı için altışar aylık dilimler halinde %.5.+%7 maaş
artışına imza atmıştır.
Yine 2023 için %17 maaş artışı + %3 refah payı teklifine karşılık altışar aylık
dilimler halinde %8 + %6 oranına imza atılmıştır.
Kısacası iki yıl için toplamda %67,2 maaş artışı teklif eden “yetkili”
konfederasyon iki yıl için toplamda %26 oranına imza atmıştır.
Teklif ve varılan mutabakat arasında iki yıl için toplamda 41 puan fark vardır.
Bunun anlamı 5,5 milyon kamu emekçisinin ve emeklinin en az bir yılının
çalınmasıdır.
Buna rağmen sanki büyük bir lütufmuş gibi, altışar aylık dönemlerde enflasyon
farkının oluşması durumunda söz konusu farkın maaşlara yansıtılacağı ifade
edilmiştir.
Öte yandan refah payı talebi yine görmezden gelinmiştir. Bunun yerine hali
hazırda sadece sendika üyesi kamu emekçilerinin yararlandığı üç ayda bir 135
TL tutarındaki toplu sözleşme ikramiyesi üç ayda bir 400 TL olarak
arttırılmıştır.
Söz konusu artıştan sendika üyesi olmayan toplamda en az 1 milyon 800 bin
kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisi yararlanamayacaktır.
Dolayısıyla toplu sözleşme ikramiyesindeki artışın refah payı talebi ile
kıyaslanması veya “refah payı vermiyoruz ama toplu sözleşme ikramiyesini
artırdık” denmesinin bir karşılığı yoktur.
Ayrıca mutabakatın sunumunda Üç yıl önce bizzat Cumhurbaşkanı tarafından verilen
3600 ek gösterge sözü hakkında “toplu sözleşme dönemi içinde yapacağımız
çalışmaları meclise yasa haline getirilmek üzere göndereceğiz” denilmiştir.
Yıllardır kadro bekleyen, bugün sayıları beş yüz bini aşan sözleşmeli personel konusu
ise “3+1 sistemi üzerinde çalışacağız” gibi net olmayan, köşeli ‘vaatlerle geçiştirilmiştir.
Kısacası 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personel konularında yine suya yazılmıştır.
Milyonların beklentisi önümüzdeki dönemin seçimlerinin yatırımı olarak
ertelenmiştir.
Durum ortada olmasına rağmen “çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik,
ezdirmeyeceğiz nutukları atılmıştır. Türkiye pandemi döneminde dünyada
vatandaşlarına en az doğrudan yardım eden ülkelerin başında gelmesine rağmen,

3

sefalet oranındaki artışlara gerekçe olarak pandemi harcamaları gösterilmesi de
manidardır.
Tüm bunlardan sonra soruyoruz, bu mudur başarı?
Bu ülkede çarşıda, pazarda, mutfakta yaşanan gerçek enflasyon %45’i aşmıştır.
İğneden ipliğe her şeye zam yağmurunun devam ettiği,
Üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki makasın tam 26 puan açıldığı dolayısıyla
hayat pahalılığının önümüzdeki dönmede bırakalım düşmeyi daha da artacağının açık
olduğu koşullara rağmen hiç kimsenin inanmadığı hedeflenen enflasyon rakamlarını
temel alan bu mutabakatın neresi başarılı?

Bu mutabakatta:
 Kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesi
yine yok.
 Emekli olduğumuzda maaşlarımızın yarı yarıya düşmesine yol açan ek ödemelerin
emekliliğe yansıtılması başlığı yine yok.
 Farklı adlar altında güvencesiz istihdam edilenlerin kadrolu-güvenceli istihdama
geçirilmesi yine yok.
 “4/C’li 4/B’liler” olarak bilinen kamu emekçilerinin ek ödeme, emeklilik gibi temel
sorunlarının çözümü yok.
 Sayıları yüz bini aşan Yardımcı Hizmetler Sınıfının yaşadığı mağduriyetlerin
giderilmesi yine yok.
 Torpilin, kayırmanın kapsını sonuna kadar açan mülakat sitemine son verilmesi
yok.
 OHAL KHK’leri ile sorgusuz-sualsiz işinden ekmeğinden edilen kamu emekçilerinin
görevine iadesi yine yok.
 Kadın kamu emekçilerine yönelik ayrımcılığın önüne geçilmesi için kadın
taleplerinin kadın emekçiler tarafından görüşülmesi ve mutabakat metninde ayrı
bir başlık altında yer alması yine yok.
 Kamu kurumlarında ücretsiz kreşler açılması, söz konusu kreşler açılıncaya kadar
kreş yardımı verilmesi yok.

Mutabakatta saymakla bitirmeyeceğimiz daha pek çok temel sorunumuza ilişkin
tek bir cümle bile edilmemiştir.
Sonuç olarak ortada taraflar arasında bağlayıcılığı olan bir toplu sözleşme metni
değil, 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personeli durumu başta olmak üzere kamu
emekçilerinin meşru talepleri sözde kalan bir vaat-temenni metni şeklinde
imzalanmıştır.
KESK olarak 20 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik
dayatan bu mutabakatı KABUL ETMİYORUZ!

4

Yıllardır yaşanan kayıplar, biriken sorunlar bu yıl konfederasyonların
tekliflerine daha fazla yansımıştır. Bu yıl konfederasyonların maaş artış
talepleri başta olmak üzere pek çok talebi ilk defa bu kadar bir birine
yakınlaşmıştır.
Ancak bugün altına imza atılan mutabakat taleplerde ortaklaşmadan daha
önemli olanın bu talepler için mücadelede ortaklaşmak olduğunu açık bir
şekilde ortaya koymuştur.
KESK olarak bu yönde yaptığımız çağrılar, kamu emekçilerinin ve emekliklerini
daha da mağdur edecek yeni bir “satış” sözleşmesine onay verilmemesi
yönündeki uyarılarımız “yetkili” konfederasyon tarafından yok sayılmıştır.
Biz her şeye rağmen sendika-konfederasyon olmanın gereğini yerine getirmeye
devam edeceğiz. Hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmekle görevli olduğumuz
5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisinin sesi olmayı sürdüreceğiz.
Bu görev ve sorumluluğun bir adımı olarak tüm kamu emekçilerini kendilerine
dayatılan sefalet-yoksulluk ve güvencesizlik mutabakatına karşı tepkilerini
göstermek üzere üretimden gelen gücümüzü kullanmaya,
27 Ağustos 2021 Cuma günü bir günlük hizmet üretmeme eylemine katılmaya
çağırıyoruz.
Bizleri yıllardır siyasi iktidarın ve yine bu iktidarın Hakem Kurulu’nun iki
dudağı arasından çıkacak kararlara mahkûm eden mevcut sisteme karşı grev
hakkı ile tamamlanmış gerçek toplu sözleşme sistemi için mücadelemizi
sürdüreceğiz.

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.