2022 yılı asgari ücreti net 4. 250 TL olarak açıklandı. Buna göre gelir vergisi kesintisi kaldırıldığı için eş ve çocuk durumuna bağlı kalmaksızın tüm asgari ücretlilerin cebine girecek tutar 2022 yılı için aylık net 4.250 TL olacak. İktidar ve yandaş medya “tarihi artış” nutukları atmaya başladı.
Oysa asıl tarihi artış hayat pahalılığında, iğneden ipliğe sağanağa dönüşen zam yağmurunda, TL’nin döviz karşısında her gün daha fazla değer yitirmesinde yaşanmaktadır. Dolayısıyla önemli olan asgari ücretin oransal artışı değildir. Önemli olan gün geçtikçe ağırlaşan koşullarda asgari ücretin işçinin ve ailesinin geçimini karşılamaya yetip yetmediğidir.
Madalyonun hayata dönük yüzüne bakıldığında söz konusu artışın mutfakta, çarşıda, pazarda yaşanan gerçek hayat pahalılığının altında kaldığı ve böyle giderse birkaç ay içinde sadece kağıt üstünde kalacak bir tutardan ibaret olduğu net olarak görülmektedir.
Bu gerçeği görmek için asgari ücretliler başta olmak üzere tüm emekçilerin, sadece birkaç dakikalığına hamaset nutuklarına kulaklarını tıkaması ve yüzünü kendi gerçeğine dönmesi yeterlidir.
En önemlisi tüm bunlara rağmen ülkeyi yönetenlerin asgari ücretliler başta olmak üzere tüm çalışanlara tek vaadi vardır. O da ülkeyi ucuz emek cennetine çevirme üzerine kurulu “yeni” ekonomik model vaadidir. Yani tüm işçilere emekçilere vaat edilen tek şey dünya pazarı ile rekabet adına köleliktir.
Bunun için süreç boyunca siyasal iktidar ve yandaşları bir algı yaratma operasyonu yürütmüştür.
Dolar kurunun 9,5 TL olduğu koşullarda yapılan bir ankete dayanılarak “çalışanların yüzde 37,3’ünün asgari ücretin 3 bin 750-4 bin lira arasında olmasını istediğini” iddia edilmiştir. Sadece son bir ayda TL’nin dolar karşısında %55 değer yitirmesi görmezden gelinerek ”asgari ücrette çalışanların beklentisinin de üzerinde artış yapıldı ” algısı yaratılmak istenmiştir.
Halbuki 1 doların 16 TL’ye dayandığı bugünkü koşullarda “asgari ücretin ne kadar olmasını istiyorsunuz” diye sorulacak olsa çalışanların ezici çoğunluğun vereceği cevap bellidir.
Söz konusu algı operasyonlarının etkisi geçicidir. Kalıcı olan tüm emekçilerin, işçilerin insanca yaşamaya yetecek bir ücret mücadelesidir.
Bunun için;
KESK olarak tekrar altını çiziyoruz, asgari ücrette oransal artış hayat iğneden ipliğe sağanağa dönüşen zam yağmurunun sürdüğü koşullarda sadece birkaç ay belki de daha az süreli suni bir” bayram havası yaratmaktan” ibarettir.
Asgari ücretlisinden emeklisine, işçisinden kamu emekçisine hepimiz için suni değil, gerçek bir bayram havası yaratmanın tek yolu bizlere kölelik dayatanlara karşı emeğin hakları için ortak mücadeleyi yükseltmekten geçmektedir.
Bu vesile ile “GEÇİNEMİYORUZ” diyen herkesi 18 Aralık 2021 Cumartesi günü İzmir ve Diyarbakır’da, 19 Aralık 2021 Pazar günü Ankara ve İstanbul’da yapacağımız mitinglerde yan yana, omuz omuza olmaya, emeğin kürsüsünü hep beraber kurmaya çağırıyoruz.
Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.