Anayasa Mahkemesi Parmak İzi İle Mesai Takibini Hak İhlali Saydı

ANAYASA MAHKEMESİ, ÇALIŞANLARIN MESAİLERİNİN PARMAK İZİ TAKİP SİSTEMİYLE İZLENİLMESİNİN, KANUNİ DAYANAĞI OLMAKSIZIN ÖZEL NİTELİKLİ KİŞİSEL VERİLERİN İDARE TARAFINDAN İŞLENMESİNE SEBEP OLUNDUĞU İÇİN, ÖZEL HAYATA SAYGI KAPSAMINDAKİ KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASINI İSTEME HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİNE VE ANAYASA’NIN 20. MADDESİ İLE GÜVENCELENEN HAKKIN İHLAL EDİLDİĞİNE KARAR VERDİ.

 

Personelin mesaiye geliş ve gidişlerinin kontrolü için faaliyete geçirilen parmak izi uygulamasının ve ayrıca kamera ile takip sisteminin insan haklarına ve temel çalışma normlarına aykırı olduğu hususu sendikamız tarafından çok uzun yıllardan bu yana savunulmuş ve bu kapsamda da pek çok eylem etkinliğin yanı sıra bir çok davalar da açılmış bulunmaktadır.

 

Bu kapsamda Aydın Söke Belediyesi’nde 2016 yılında parmak izi alınarak mesai takibi yapılmaya başlanması üzerine bu belediyede çalışan bir üyemiz adına, bu şekilde mesai takibi yapılmasının özel hayatın gizliliğini ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin ilkeleri ihlal ettiği gerekçesiyle dava açılmıştır. Aydın 1. İdare Mahkemesi’nin 2016/1055 E ve 2017/221 K sayılı ilamıyla talebimiz yönünde işlemin iptaline karar verilmiş fakat davalı idarenin istinaf başvurusu neticesinde İzmir Bölge İdare Mahkemesi tarafından karar bozularak davanın reddine karar verilmiştir. Verilen kesin karar üzerine tarafımızca Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunulması sonucunda 2018/11988 Başvuru numaralı ve 10.03.2022 tarihli Genel Kurulu kararı verilmiştir.

 

Kararda; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 9/12/2015 tarihli ve E.2014/2242, K.2015/4991 sayılı kararına da atıf yapılarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin; parmak izlerini, biyolojik örnekleri ve genetik profilleri kişisel veri olarak nitelendirdiği, kişisel verilerin korunmasının Sözleşme’nin 8. maddesi kapsamında güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının korunması konusunda büyük öneme sahip olduğu, kişisel verilerin kullanılmasının Sözleşme’nin 8. maddesinde yer alan güvencelere aykırılık teşkil etmesinin önüne geçilmesi amacıyla yeterli güvenceleri sağlayacak şekilde iç hukukta düzenlemeler yapılması gerektiği yönündeki S. ve Marper/Birleşik Krallık kararına değinilmiştir.

 

Mahremiyet hakkının sadece yalnız kalma hakkından ibaret olmadığı, bireyin kendisiyle ilgili bilgileri kontrol edebilme hukuksal çıkarını da kapsadığı, özel hayata saygı hakkının kapsamında olan bireylerin kişisel verilerinin korunması hakkının Anayasa’nın 20. maddesinde açık olarak düzenlendiği, belirli veya kimliği belirlenebilir olmak şartıyla bir kişiye ilişkin bütün bilgilerin (telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, öz geçmişi, resmi, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, sağlık bilgileri, genetik bilgileri, IP adresi, e-posta adresi, alışveriş alışkanlıkları, hobileri, tercihleri, etkileşimde bulunduğu kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm veriler) kişisel veri olarak değerlendirilmesi gerektiği, kişisel verilerin “ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla” işlenebileceği, belediye personelinin kişisel verilerinin kaydedilerek mesai takibi yapılabileceğine dair bir yasal düzenleme bulunmadığından kanunilik koşulunun karşılanmadığı, şu durumda yalnızca rızanın mevcut olması halinde bunun uygulanabileceği ancak çalışanın rızasına dayanılarak özel nitelikli verinin işlenmesi hâlinde de Anayasa’nın 13. maddesi bağlamında kanunilik ilkesinin karşılanmasının gerektiği, açık rızanın varlığından söz edilebilmesi için ise en azından işlenecek kişisel verinin kapsamı, amacı, sınırları ve sonuçları hakkında çalışanın önceden yeterli bir biçimde bilgilendirilmesi gerektiği, keza bunun da meşru bir amacın varlığı, hak ve özgürlüklere daha az müdahale ile bu amacı gerçekleştirmeye elverişli başka bir yolun olmaması hâlinde ve amaçla sınırlı olmak üzere uygulanabileceği, bu kapsamda kişisel verilerin işlenmesi ve paylaşılmasını içeren yöntemlerin işyerinde kullanılması hâlinde de çalışanın hak ve özgürlüklerini koruyacak anayasal güvencelerin idare tarafından sağlanması gerektiği halde, başvuru konusu davada iptali istenen işlem ile kanuni dayanağı olmaksızın özel nitelikli kişisel verilerin idare tarafından işlenmesine sebep olunduğu için, özel hayata saygı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

 

” KARARA İLİŞKİN DOSYAYA BU LİNKTEN  ULAŞABİLİRSİNİZ “

 

Diğer yandan sendikamız Tüm Bel Sen bu uygulamaların başladığı 2000’li yıllarda bir belediyede devlet memurlarının mesaiye devamlarını ispat için parmak izlerine müracaat olunmasına başlanması üzerine  ,  İstanbul Valiliği İnsan Hakları Kurulu’na yapılan müracaatı üzerine  ilgili kurul 01.04.2005 tarihli yazısı ile; “Personelden parmak izi alma uygulaması” konulu yazısı ile “…Sonuç olarak, başvuru konusu “Personelden parmak izi alma suretiyle mesaiye devam takibi yapılması”…“… Devlet memurları mesaiye devamlılıklarını ispat için parmak izlerine müracaat olunması ancak bir hukuki düzenleme ile açıkça izin verilmesi halinde mümkün olup, mer’i hukukumuzda parmak izi ile mesaiye devam kontrolü yapılmasına izin veren bir hüküm bulunmadığı, gerekçesiyle personelin devamlılığını sağlamak için uygulanan Parmak İzi Sisteminin kaldırılmasının uygun olacağının bildirildiği anlaşılmıştır…. uygulanan ve bir hukuki düzenlemeye dayanmayan personelden parmak izi alınması uygulamasının ivedilikle gözden geçirilerek, hukuka uygun hale getirilmesi veya uygulamadan kaldırılması konusunda gereğini rica ederim” şeklindeki yazı ile uygulamanın sonlandırılması için girişimde bulunmuştur.

 

              Ve yine aynı şekilde bir başka belediyede uygulamaya konulan parmak izinden tanıma yöntemini içeren personel devam ve kontrol sistemi uygulamasının iptali talebi ile sendikamız tarafından açılan davada Danıştay 12. Dairesinin E:2008/3431, K:2010/5970 ve 30.11.2010 tarihli kararı ile; “…Olayda, personelden kişisel veri alınması olan parmak izinden tanıma uygulamasının kamusal alanda da olsa ”özel hayatın gizliliği” ilkesi kapsamında bulunduğunun anlaşılması karşısında, mesai takibinin parmak izi yöntemiyle yapılmasında, uygulamanın sınırlarını, usul ve esaslarını gösteren bir yasal dayanağının bulunmaması, toplanan verilerin ileride başka şekilde kullanılmayacağına dair güvencenin mevcut olmaması ve konuyla ilgili İstanbul Valiliği İnsan hakları Kurulu’nun anılan kararı göz önüne alındığında, yukarıda belirtilen temel haklar ve Anayasal ilkelerle bağdaşmayan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı anlaşılmıştır…” şeklinde hüküm kurulmuştur.

 

” KARARA İLİŞKİN DOSYAYA BU LİNKTEN  ULAŞABİLİRSİNİZ “

 

              Aynı şekilde sendikamız tarafından açılan bir başka davada Bursa 1. İdare Mahkemesinin E:2011/1506, K:2012/594 ve 30.05.2012 tarihli kararı ile; “…Personelden kişisel veri alınması olan parmak izinden tanıma uygulamasının kamusal alanda de olsa “özel hayatın gizliliği” ilkesi kapsamında bulunduğunun anlaşılması karşısında mesai takiplerinin parmak izi yöntemiyle yapılmasında, uygulamanın sınırlarını, usul ve esaslarını gösteren bir yasal dayanağının bulunmaması, toplanan verilerin ileride başka bir şekilde kullanılmayacağına dair bir güvencenin mevcut olmaması hususu göz önüne alındığında dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır….” Şeklinde gerekçe ile iptal kararı verilmiştir.

 

” KARARA İLİŞKİN DOSYAYA BU LİNKTEN  ULAŞABİLİRSİNİZ “

 

Parmak izi uygulaması nedeni ile parmak izi alınması talimatına rağmen gereğini yapmamakta ısrar eden personele uygulanan disiplin cezasının iptali, talebi ile açılan davada Ankara 15. İdare Mahkemesince verilen 29.02.2008 günlü, E:2007/219, K:2008/257 sayılı ret kararının temyizi üzerine verilen Danıştay 12. Dairesinin E:2008/6193, K:2011/1177 ve 16.03.2011 tarihli kararı ile;“… Personelden kişisel veri alınması olan parmak izinden tanıma uygulamasının kamusal alanda da olsa “özel hayatın gizliliği” ilkesi kapsamında bulunduğunun anlaşılması karşısında mesai takiplerinin Parmak izi yöntemiyle yapılmasında, uygulamanın sınırlarını, usul ve esaslarını gösteren bir yasal dayanağının bulunmaması, toplanan verilerin ileride başka bir şekilde kullanılmayacağına dair bir güvencenin mevcut olmaması hususu göz önüne alındığında hukuka uyarlık bulunmayan parmak izi uygulamasına katılmayarak bu kaydı vermeyen davacının idarece belirlenen esas ve usullerin yerine getirilmesinde kusurlu davrandığına ilişkin bir fiilin sabit olmadığı anlaşılmış olup sözü edilen fiili işlediğinden bahisle tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle tesis edilen disiplin cezasının iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir….” Şeklinde hüküm kurulmuştur.

 

Sendikamız Tüm Bel Sen çalışma yaşamını  “insan haklarına ve çalışma hak ve özgürlüğü normlarına” uygun hale getirmek için yaptığı hukuki girişiler kapsamında parmak izi uygulamasına ilişkin olarak açtığı davalarda verilen bazı Mahkeme Kararlarına burada yer verdik.

 

Ayrıca kamera ile takip uygulamasına ilişkin olarak da pek çok hukuki girişimde bulunulmuş olup, bu hususta Mahkemelerce verilmiş olan kararlara da link olarak ulaşabilirsiniz.

 

“KAMERA TAKİP UYGULAMASINA İLİŞKİN KARAR DOSYASINA BU LİNKTEN ULAŞABİLİRSİNİZ “

 

 

 

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.